BİR ‘HAYIR’ DA, BİN HAYIR VARDIR

Süreç hızla ilerlerken EVET grubu devlet imkanlarını sonuna kadar kullanarak propaganda çalışmalarını devlet kurumları ile birlikte yapıyor, onun imkanlarından sonuna kadar faydalanıyor.
Geçtiğimiz hafta başlayan İŞKUR alımları da her seçim dönemi yaşanan bir atmosferin habercisi idi.
Alımlar doğru ya da yanlış, adaletli ya da adaletsiz olmasından çok siyasi iktidarın bundan nemalanması işin en kötü tarafıdır.
Gerçi her iktidar döneminde ‘bal tutan parmak yalar’ sözü gerçek olmuştur.
Sosyal devlet, adaletli devlet ilkesini kaybettiğinizde bu tür yapılanmalar ve bal tutup parmak yalamaya devam eden gruplar olacaktır.
Devletin tüm imkanları ile sürdürülen referandum çalışmasına karşılık Anadolu’da yıllarca iyi bildiğimiz, kitaplarımızda yer verdiğimiz İMECE olarak adlandırdığımız yardımlaşma usulü da HAYIR cephesinde saf tutmuştur.
Neden?
Kendi kaynakları ile inandıkları yolda el birliği ile harcamada bulunmaları MHP alt tabanını temsil eden MHP’nin genel merkezine muhalif kanat, Saadet Partisi, Osman Pamukoğlu, Abdüllatif Şener gibi isimlerin İMECE usulü yardımlarla HAYIR’da buluşması, il il çalışmasıdır.
HAYIR cı grubun en büyük özelliği neye, neden ve niçin HAYIR dediğini iyi bilmesidir.
Öncelikli olarak HAYIR diyen grup elindeki yetkilerin tek adama verilmesine, anayasanın değiştirilerek meclisin yetkilerinin azaltılmasına, gazi meclisin bir simgeye dönüştürülmesine karşı tavır almasıdır.
Onlar bunun söylerken, EVET çi grup ise sadece GÜÇLÜ DEVLET, GÜÇLÜ MİLLET’ diyerek koalisyonlar olmasın söylemi ile ‘TEK ADAMLIĞA DEĞİL TEK BAŞLILIĞA EVET’ diyerek, vatandaşın karşısındadır.
Özellikle siyasi iktidar ve cumhurbaşkanı EVET’i sandıktan çıkartmak için yoğun bir mesaiye başlamıştır. Toplu açılışlar artmış, bakanlıklar devreye girmiş, adil olmayan bir yarış başlamıştır.
AB ülkeleri ile başlayan gerilim ve tırmanan süreç sadece bu ülkenin geleceğine değil özellikle Almanya ve Hollanda başta olmak üzere AB ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızı da oldukça tedirgin edici boyutlara ulaşacak olmasıdır.
Hollanda’nın yaptığı kabul edilemez!
İstenmediğin yere zorla girmek kabul ettirmekte Türk devletine yakışır bir hareket değildir.
Ak parti döneminde. 2008 yılında 298 sayılı kanunun 94/A’nın 5. fıkrasına göre; “Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz”.
Yine 298 sayılı Kanunun “Yurtdışı seçmenlerin gümrük kapılarında oy vermesi” başlıklı m.94/E’nin 6. fıkrasına göre; “Gümrük kapılarında seçim propagandası yapılamaz” maddeleri eklenmiştir.
Buna göre yurtdışında siyasi partilerin seçim propagandası yapması yasaklanmıştır.
Buna rağmen Almanya, Hollanda ve Avusturya ile yaşanan gerginliklerde hedeflenen nedir?
Bununda sorgulanması gerekmektedir.
Hiçbir ülke kendi sınırlarında başka devletlerin siyasi propagandalarda bulunmasına müsaade etmez.
O ülkelerde yaşayan Türk vatandaşları için zor günlerin başlangıcıdır.

İnsanlarımızın ekmek uğruna gittikleri yerlerde dili ile döven bir olgu gelecekte daha farklı süreçlerin yaşanmasına vesile olacaktır.
Almanya da ya da Hollanda da okula giden bir çocuk diğer arkadaşları tarafından tecrit edilmeye başlamış, ‘biz faşist ya da nazi değiliz’ diyerek ayrıştırıcı bir dil kullanılmaya başlandığı gurbetçi arkadaşlar tarafından ifade edilmeye başlanmıştır.
Bu durum geleceğini bu ülkelere bağlayan buralarda yaşayan insanımızda tedirgin bir yaşamın oluşmasına yol açacağı muhakkaktır. Almanya çifte vatandaşlığın kaldırılması, Hollanda sınır dışı, Avusturya yeni kısıtlamalar yaparak vatandaşlarımız üzerinde baskılar oluştururken, ekonomik yaptırımlarda gelmesi de an meselesidir. Türkiye dünyadan tecrit edilmeden medeni dünya ile bağlarımız kesilmeden, diplomasi yolu tıkanmadan, sorunlarımıza çözüm bulmalıyız. Bu ülke de yaşayan her birey için önemli olan olgu şu olmalıdır; huzurlu, sağlıklı ve güven dolu bir ülke mi yoksa dili ile kabadayılık yapan dışlayan ötekileştiren kendi gibi düşünmeyenleri terörist ilan eden bir zihniyet bu ülke de iç huzura katkı sağlar mı?
Sağlar diyenler EVET diyorsa otur bir kere daha düşün; dün aynı sokakta yürüdüğünüz, alışveriş yaptığınız, el uzattığınız, el verdiğiniz bu insanlar size ne kötülük yaptı ki, bu suçlamalarla bir seçime gidiyoruz.
İç huzuru seçime, dış huzuru dile kurban vermek istemiyorsak 16 Nisan bir ayrım noktasıdır. O nedenle diyoruz ki; ‘BİR ‘HAYIR’DA BİN HAYIR VARDIR!

Başa dön tuşu