2017 yılı Şubat ayında yine bu köşede yer alan “Anayasa Değişikliğinde Öne Çıkanlar” başlıklı yazımın bir bölümü aşağıdaki gibiydi.
“Temel değişiklik olarak hükümet modeliyle ilgili yeni bir sistem öneriliyor. Hükümet modeli değişince de onun yasama ve yargı idaresiyle olan ilişkisi de değişiyor.
Yeni sistemde kabine esaslı hükümet modeli kalkıyor. Yerine tek kişilik hükümet demek olan Başkanlık geliyor. Halk başkanı ya da cumhurbaşkanını seçtiği gün hükümeti kurmuş oluyor. Cumhurbaşkanı sonrasında hükümet olarak yardımcılarını ve bakanları atıyor. Kısacası, artık parlamentodan çıkan bir hükümet modeli olmayacak, parlamenter hükümetten millet hükümetine geçilecek. Bu nedenle meclisin hükümet üzerinde etkili bir denetim mekanizması olmayacak. Mevcut sistemde var olan güvenoyu ve gensoru kaldırılıyor, sözlü soru önergesi de soruyu cevaplayacak muhatabının meclis dışında olması nedeniyle kullanılamayacak. Sadece mecliste bulunan vekiller sorularını ilgili bakana yazılı olarak soracaklar, onlarda 15 gün içinde cevap verecekler. Verecekleri cevabın içeriği ya da keyfiliğine karşı vekilin her hangi bir yaptırımı olmayacak. Basit mantıkla buğday üretiminin artırılması için hangi çalışmaları yapıyorsunuz diye sorulsa, bakan bu soruya denizlerdeki balık çeşitlerini artırma çalışmaları yapıyoruz diye cevap verse sistem gereği görevini yapmış olacak.!”
Bu hatırlatmayı neden yaptım?
Geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel medya da bir haber yer aldı. Malum çok tartışılan uçakla ilgili. Bir milletvekili Cumhurbaşkanı yardımcısının cevaplaması istemiyle 14 sorudan oluşan bir soru önergesi veriyor ve Cumhurbaşkanı yardımcısı da bu önergeyi cevaplandırıyor.
Yukarıda ki hatırlatmamın baş tarafındaki süreç usule uygun şekilde işliyor ve süreç hukuka uygun şekilde tamamlanıyor.
Dikkat çekmek istediğim ise hatırlatmamın son kısmındaki buğday yetiştirmeyle ilgili soruya balık yetiştiriyoruz diye cevap verilebilir kısmı.
Tam benzemese de ne yazık ki o zaman dikkat çektiğim durum bu soru önergesinde aynen yaşanıyor.
Nasıl mı?
Verilen soru önergesi 14 maddeden oluşuyor. İçerisinde; “Boeing 747-8 model uçak ne zaman satın alınmıştır? Uçak için Katar Emiri'ne ne kadar ödeme yapılmıştır? Bu ödemenin kaynağı nedir? Uçak için THY neden 9 Şubat’ta pilot ilanı vermiştir? Uçağın satın alınma sebebi nedir? Devlet Filosuna tahsisli diğer uçaklar yerine bu uçağın tercih edilme sebebi nedir ve tahsisli diğer uçakların akıbeti ne olacaktır? Hâlihazırda devlet filosunda kaç uçak bulunmaktadır ve fiyatları günümüzdeki kur üzerinden ne kadardır? Uçağın kullanım maliyeti ne kadardır? Bu maliyetler nereden karşılanacaktır?” gibi sorular yer almaktadır.
Verilen cevap ise gayet net ve kısadır: "Söz konusu uçak ülkemize hibe edilmiş olup Türkiye Cumhuriyeti Devletine aittir"
Dediğim gibi buğday ile balık durumuna tam benzemese de çok da farklı olmadığı açıkca ortada.
Yazılı ve görsel medyaya yansıyan bu durum göstermiştir ki meclisde bulunan vekillerin yeni hükümet sisteminde hükümeti denetleme gibi bir görevi geçersiz hale gelmiştir. Geriye kalan tek görevleri yasa çıkartmaktır.
Geçtiğimiz günlerde bu haber medya organlarında yer alınca yaklaşık bir buçuk yıl önce yazdığım o satırları hemen hatırlayıverdim ve siz okurlarla paylaşmak istedim. O yazımda endişe duyduğum başka konularda vardı. O endişelerimin hiçbir zaman gerçeğe dönüşmemesi umuduyla....
