Hem para yok diyorlar..
Hem israf, hem lüks yaşıyorlar.
İsraf o kadar büyük ki yetmiyor.
Sadece ekonomik olarak değil. Değerlerimiz, bizi ayakta tutan kalelerimiz de baltalanıyor.
Şu an da gündemde yerini tutan:
Simit Saray’ı vakası..
Aleyna Tilki’ye ödül vakası..
1 milyon TL tutarındaki kahvaltı vakası..
Rusya ile yapılan şeker anlaşması..
Sudan’dan “At, eşek, domuz” eti alınması. Sıraladıklarım kamuoyunda bugünlerde bilinenler. Ya geçmişte gözümüzün önünde olup bitenler, ya gözümüzden saklananlar, ya hiç bilinmeyenler?
Kime ödül verdilerse kirli!..
“FETÖ”ye hocam dediler.
“Adnan”a hürmet ettiler.
“Öcalan”ın kardeşini TRT’de ağırladılar. “Barzani”yi kırmızı halıyla karşıladılar. Türkiye’yi dolandıran “Zarrab”a yılın hayırsever ödülünü verdiler. Tosuncuk’a “Aferin” deyip ÇiftlikBank’ı kurdurdular. Aleyna Tilki gibi bir müptezele ödül vermeyi düşünecek kadar ileri gittiler. İş, aş isteyeni huzurlarından kovdular. Jet Fadıl’a devlet destekli, kredilerle onurlandırmaları iddiaları vesair. Toplumda; “Tosuncuk, jet Fadıl, FETÖ, Adnan Oktar, kedicikler, Aleyna Tilki, Nihat Hatipoğlu” gibi isim ve lakaplarla bilinenler son 18 yılın eserleri!. Nitekim; Aleyna Tilki’yi “Gençliğe ilham verenler” ödülüne layık görenler, ülkemizde geçen yıllarda rüşvetten yargılanan Zarrab’a yılın iş adamı ödülünü, ‘Dinlerarası Diyalog’ adlı ihanet projesi mimarlarından olduğu bilinen Hayrettin Karaman’a da din adamı ödülü vermişlerdi. Peki bu isimler ödüle layık mıydılar? Niçin ödüllendirilmişlerdi? Bu ödüllere layık görülenler neye göre seçiliyor? Bu isimlerin çalışmaları ülkenin lehine mi, yoksa aleyhine mi? Bu millet bunları hak ediyor mu?
Dahası saymakla bitmez..
Kamuoyunda bilinenler şöyle:
FETÖ’den kaçak savcı Zekeriya Öz’e makam arabası hediye ettiler. Irak’ta ABD askerlerine dua ettiler. Israrla, “İslam güncellenmeli!” deyip dini, diyaneti topyekün diyalogçulara teslim ettiler. PYD’ye lahmacun ısmarladılar. PKK’yı davul zurnayla karşıladılar. Sarayın açılışını papaza dua ettirerek açtılar. Besmeleyle kiliseler onarıp Kur’an kurslarını yıktılar. Kendilerini peygamber, halife ilan edenlere susup sessiz kaldılar. Makamlarını yükselttiler. Nerede bozuk, gayri ahlâkî kişi, kişiler varsa kadro verdiler, desteklediler. Madalya verdiler, ödüllendirdiler. Hastayı “Müşteri” olarak gördüler. Geçmişe sövene çanak tuttular. Yabancıya, yandaşa satılmadık toprak bırakmadılar. Tarımı bitirdiler, dışa bağımlı hale getirdiler. Fabrikaların ruhunu, ışığını söndürdüler. Kime ödül verdilerse kipkirli çıktı. Kimi hedef aldılarsa ya işlerine gelmedi, ya işleri bitti, ya ortaklıkları bozuldu, ya da haram saltanatlarına kul, köle olmadı. Eğitimde, sağlıkta, ticarette, sanayide battık!.. Meğersem, silahsız, savaşsız işgal ediyormuş, “ALLAH” ile aldatanlar. Vah ülkem vah!..
Hastanelere müşteri olmayın!
Bizden söylemesi..
Dışarıdan et yemeyin...
İddialar çok vahim..
Eşek, at, domuz eti karıştırılıyor.
Türkiye’de resmi rakamlara göre;20 bin ton et kesiliyor. 60 bin ton et tüketiliyor. Aradaki 40 bin et nerden, nasıl ve hangi koşullardan geliyor? Sudan’dan 500 ton at, eşek, domuz eti anlaşması imzalandığı kamuoyunda duyurulmuştu. Daha önce de Moldova’dan, Sırbistan’dan da 500 ton ithal et alındığı biliniyordu.
Çürük lojmanlar satılıyor!
Konu belgelerle kamuoyunda yayıldı. İstanbul Ataköy’de devlete ait çürük lojmanlar, “Depreme dayanıksız, çürük ve her an yıkılabilir!” kararına ve raporuna rağmen satılığa çıkarıldı. Kağıthane’de 33 yıllık sapasağlam kurs binasını sağlamlık raporlarına rağmen gece vakti talebeler uykudayken ansızın basıp yıkanlar, çürük lojmanları satılığa çıkarmışlar. Milli Emlak sitesinde satılığa çıkarılan İSTON A.Ş ve İ.B.B’den “Çürük ve depreme dayanaksız” raporu olan lojmanlara kepçe vuracak yiğit bir belediye başkanı ya da belediye var mı? Çürük ya!..
Garibana yok ama yandaşa çok!
Garibanın simit tezgâhını toplayanlar, tank palet fabrikasına 50 milyon dolar verip kurtaramayanlar iflas eden yandaşı kurtarmak için Ziraat Bankası’na “Simit Sarayı”nı satın aldırdılar. Ziraat Bankası simit satacak!.. Milletin parasıyla çiftçiyi ve toprağı kalkındırması için kurulan, adı üzerinde Ziraat Bankası yandaşın batan Simit Sarayını kurtarmak için %51 hissesini satın aldı. Çiftçiye, tarıma yok, esnafa, garibana yok ama yandaşa var!
Katil ÇİN!
Doğu Türkistan Türk yurdudur.
Doğu Türkistan İslam beldesidir.
Doğu Türkistan Çin’in korkusudur.
Doğu Türkistan Türk’ün asil kanıdır.
Doğu Türkistan samimi müslümandır.
Türkiye ne ise, Doğu Türkistan’da odur.
Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz sadece Türk ve müslüman oldukları için zulme uğruyorlar. Zulme uğrayan Türk ve müslüman olduğu için mi susuluyor? Doğu Türkistan’a niçin kulak asmıyorlar? Niçin gündemde yok? İslam’ın en sağlam kalelerinden biri Doğu Türkistan. Hem bozulmamış İslam beldesi, hem de atalarımızın emaneti olan Türk yurdudur. Anlıyorum; Türkiye’de sağlam kalelere balyoz, kepçe vuranların, Çin’deki zulme niçin sessiz kaldıklarını. Peki bu zulmü Diyanet İşleri Başkanlığı görmüyor mu? Duymuyor mu? Niye susuyorsunuz ey Diyanet İşleri Başkanlığı? Nargile keyfi yapan Suriyeliler için hutbe var da, Çin zulmündeki müslüman Doğu Türkistan için niye yok? İçiniz hiç yanmıyor mu?
Türk halkı, Türk halkına sahip çık!
Amerikan projesi bunlar!
BOP projesi tıkır tıkır!..
“Kanal (Katar) İstanbul projesinin hayata geçirilmek istendiği bölgeler parsel, parsel satılmış, satın alınmış. Basına sızan bilgilere göre; Rant! o biçim. Katar Emiri’nin annesi Arnavutköy’de tam 44 dönümlük arazi satın almış. Arnavutköy tapu kaydı mevcut. Daha önce de İstanbul Libadiye’de Emaar’ın yeri ve Trabzon yaylaları gündeme gelmişti. Sürmene’de yağmurlu bir havada durup dururken ormanlık alan yanmıştı. Şimdi oralar villa olmuş!. Katar emiri’nin İngiliz bağlantısı da varmış!..” İleri sürülen iddialar bu yönde..
Gerçekten insan susup kalamıyor!
Emine Erdoğan’ın da katıldığı “Genç müslüman kadınların liderlik” adı altında 50 kişilik! kahvaltı programına 1 milyon 163.000 TL para harcanmış. “İsraf nedir bilmeyenler, kul hakkı nedir?” bilmeyenler “Müslüman kadınların liderlik” programı düzenliyor!. Yahu bunun adı nasıl müslümanlık olur?
Rusya’dan gelen şeker!
Dünya tarihinde bir ilk!..
Türkiye tarihine bir ilk!..
Pes artık “Bu da oldu” dedirten..
Şeker fabrikalarını sattılar.
Rusya’dan 1400 ton şeker alındı.
Rusya tarihte ilk kez Türkiye’ye şeker ihracatına başladı. İlk parti Kasım ayında gelmiş. “Satmayın!” diye bağırdık..