2019 mesajı ile geliyor!

Bir yıl daha geride kalıyor.. Dünyada eşi benzeri olmayan(!) yeni model bir başkanlığa geçtiğimiz yılı geride bırakarak Mustafa Kemal’în Samsun’a çıkışının 100. yılını da kapsayan 2019 yılına Salı günü girmiş olacağız.. Bizler hala yılbaşı kutlamak günah mı? haram mı? tartışmaları ile ömrümüzü tamamlarken ömrümüzden ömür götürenler, milleti birbirine düşürme derdinde olanlar, kaos bekleyenler de 1919’un rövanşı için için hazırlık içine olabilirler... Mustafa Kemal’in Gençliğe hitabesinde “ Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir”.... İşte böylesine önemli uyarıların yer aldığı Gençliğe hitabenin önemi sadece bizim için değil müstemleke olmuş, umutsuzluğa düşmüş bütün milletlere yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Günümüzün iletişim çağı olduğu düşünüldüğünde gelecek yıllar daha tehlikeli bir boyut alacağı gerçeğinden kaçamayız. Sömürenlerin Ortadoğu, Uzak doğu ve Afrika kıtalarını sömürürken emperyalizmin en büyük silahi televizyonlar ve algıları yönetmesidir. Gelişmekte olan ülkelerin hepsine verilen en büyük ve tehlikeli silah tartışmaların içine çekilmiş din, güncel ve bilimden uzaklaştırılmış gerçeklerle sıvanmış düşünen beyinlerle düşünmekten uzak kesimlerin çatışmaya zorlandığı, toplumsal geleneklerinde düşünen beyinleri gelişen ülkelere göçe zorladığı gerçekler karşısında işimiz daha zor ve çetin olacaktır. Çünkü, batı ve emperyalist düşüncenin temel mantığı kendi değerlerini gelişmişlik olarak topluma sunarken, geri kalmış toplumlarda kendi değerleri ile bu değerleri çatıştırmak ana felsefelerinin bir ürünüdür. 2018 yılında Türkiye çok zorlu mücadelelerin içinden geçmiş, sistem değişikliği ile toplumsal mutabakat bir nebze de olsa zedelenmiş, toplum katmanları yeni sisteme entegre olamamıştır. Bunun en somut örneği TBMM’nde bütçe görüşmelerinde Milli savunma bakanı Hulusi Akar ve Özgür Özel arasında yaşanan sert tartışmalardır. Kendini halen asker gibi gören ve seçilmişi azarlayan yapısı ile dikkat çekmiştir. Hemen arkasından gelen Metin Akpınar ve Müjdat Gezen örneğidir. Bir zamanlar bu ülkede Turgut Özal’ı, Demirel’i, Ecevit’i, Erbakan’ı ve Türkeş’e kadar tüm liderlerin tiplemeleri ile gönüllerde taht kuranlar oluşturdukları Ortadirek tiplemesi ile filmlere konu olan sanatçılar, Şarkısı ünlenen Ali Avaz’ları düşündüğümüzde bu günlerde lider hakkında söz söylemek konuşmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu korku iklimi sürdürülebilir değildir. yanlışlar elbette mahkemelerde cezasını bulmalı hakaret edenler gerekli cezaya çarptırılmalıdır. Ama bu süreç meydanlardan değil hukuk koridorlarından geçmelidir. Meydanlar talimatların verildiği ya da bu şekilde algılanmasına yol açan yerler olmamalıdır. Demokrasi meydanların işi hukukta koridorların gereğidir. 2018’i ekonomik krizin ayak sesleri ile değil bizzatihi hissederek terk ediyoruz!!!. 2018’i Suriye’de ABD’nindesteği ile değil ABD’nin bu gün bilinmeyen yarın açıklanması zor olan ‘Suriye’den çekiliyoruz! IŞID’le Türkiye mücadele eder’ sözleriyle terk ediyoruz???!!.. 2018’i bakanların gelmediği TBMM’nde genel başkanların konuşmadığı, bir süreçle terk ediyoruz... 2018’i geçmişin renkli, tartışmalı bütçe görüşmelerini özleyerek terk ediyoruz! Bir çok şeyi terk ettiğimiz yerde dostlukları terk etmeden birlik ve beraberliğimizi terk etmeden 2019’a girmeliyiz!,. Terk ettiklerimiz; savaşlar yıkımlar hoşgörüsüzlükler olmalıdır. 2019 Hissetiğimiz ekonomik krizde vatandaşın asgari ücrette ezilmesi olmamalıdır. 2019 Mart ayı birlik ve beraberliğimizi ayrıştıran seçimler değil, pekiştiren, güzellikleri ve güvenilen demokrasisi ile gelmelidir.. Meydanlar hukuka talimatların değil! siyasetin, esprinin kol gezdiği alanlar olurken, televizyonlarda liderlerin konuştuğu, tartıştığı seçmeninde izlediği iletişim kanalları olmalıdır.. 2019 Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasının 100. yılı nedeni ile; gençlik onu daha iyi anlamalı, tartışmalı çıkış sebeplerini daha iyi idrak edeceği bir yıl olmalıdır. 100 yıl sonra Türkiye ve Türk gençliği Mustafa Kemal’i Samsun limanında bekleyen değil anlayan, onun hayallerini gerçekleştiren bir gençlik olmalıdır. Gelen 2019 yılı; yüzyıl öncesinin yüzyıl sonrasına mesaj yolladığı bir yıldır ve o yıl o mesajı alanların ülkesine daha çok sahip çıkanların yılı olacaktır.. Saygılarımla..