İnsan yaptıklarından, söylediklerinden, işlediklerinden, davranışlarından hep sorumludur. Her söylediği ya kara bir lekedir ya da parıldayan bir ışıktır. Her iki durum da insanın yaşamında ve yaşamı sonrasında kendisiyle devam eder. Yüce Allah çirkin işler dediği şeyleri yapanların kıyamet günü kara bir leke ile çıkacağını buyuruyor. O çirkin işlerin en büyüğü kul hakkı yemek, başkasının hakkına girmek, ağzından çıkan sözün nereye gittiğini bilmeden haddi aşmaktır. Görev başında olanların davranışlarına çok daha dikkat etmesi gerekiyorken, çok daha yanlışın içinde yüzdüklerini görmekteyiz.
Hatırıma geldi birden. Geçen sene 24 Haziran seçimlerine giden sürece kadar Başbakan olan, sistemin değişmesiyle o makamdan meclis başkanlığına getirilen Binali Yıldırım, malum herkesin bildiği gibi AKP’nin İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı olarak duyuruldu. Kamu görevlisi olması sebebiyle istifa etmesi beklenirken bu süreç bile nazla, niyazla geçti. Kendisinde sürekli tartışılacak davranışları göz önünde bulundurmaktan çekinmeyen İBB adayı Binali Yıldırım, 24 Haziran tek adam sistemine geçiş seçimleri öncesinde de skandal bir cümle sarf etmiş, bu söylem kendilerince basite alınarak konu kapanıp gitmişti. Aklımda kalanlardan olduğu için de yazma gereği hissettim. Bazılarınca önemsiz olan, bence önem arz eden bir ifadeydi. Yıldırım o ara neye dayanarak dedi bilemiyorum ama birden bire “Çanakkale geçilir!” şeklinde bir laf etmiş bu lafı da bazı medya gruplarında yer almıştı. Bu söylem bilinç altı mıdır, bir anlık dalgınlık mıdır onu da kendisine sormak lazımdır. Ama bilmesi gereken bir husus vardır. O husus da şudur:
“Gemilerde “jurnal” adı verilen bir seyir defteri bulunur. Gemi limandayken, ya da seyir halindeyken yaşanan gelişmeler bu jurnal defterine kaydedilir. Geminin rotası, hızı geldiği ve gideceği liman, vardiya değişimleri gibi bilgiler jurnale not edilir. Gemi sığ sulardan ve önemli su yollarından geçerken de jurnal sürekli güncellenir. Örneğin; Cebelitarık boğazı geçilirken “0300 Cebelitarık’a girildi” , “0700 Cebelitarık geçildi” diye yazılır. Keza İstanbul boğazından geçerken “0800 İstanbul boğazına girildi, 1000 kavaklar geçildi, 1100 hisar geçildi, 1300 İstanbul boğazı geçildi” gibi sürekli notlar jurnal edilir. Ama aynı gemiler Çanakkale boğazına geldiklerinde jurnal defterine bunlar yazılmaz. Çanakkale boğazı seyri tamamlandığında jurnale “0900 Çanakkale çıkıldı” yazılır ya da “1500 şehitler abidesi 2 milden selamlandı” şeklinde not düşülür. Çünkü herkes bilir ki, bu dünya da her yer geçilir ama ÇANAKKALE GEÇİLMEZ...”
Savcılık “Avcılık” makamı değildir!
Savcılık bir soruşturma daha başlatmış. Müjdeli! haberi verdiler dün. Adalet kavramını dağıtmakla görevli olan kişiler sistemin ve gücün karşısında çaresiz oldukları için muhalif avlama göreviyle görevlerine devam etmektedirler. Bu nasıl bir mücadeledir ki, gençliğimi hep mücade etmekle geçirdim. İnsanlara bir şeyler anlatmakla heba ettim. Bu kaçıncı soruşturmadır böyle? Allah aşkına hiç mi Allah’tan korkmazsınız? Ne suç işliyoruz ki sürekli av peşindesiniz? “Ortalık hırsız, arsız kaynıyor!” demek midir suç? Yazı yazmak, harflerden cümleler kurup olan biteni anlatmanın neyi suçtur ey savcılar, hakimler. Hiç mi vicdanlarınız kalmadı?
Mart ayının 20’sinde İBB adayı Binali Yıldırım ile ilgili olan davamın 3. Celsesi varken bir yeni dava daha eklenmiş. Gerçekten de hakikata karşı alerjileri var. Savcıların görevi de muhalif avlamak olmuş. Aldıkları maaşlar helal mi şimdi? Veballeri çok büyük. İçlerinde helal süt emmiş, adil, vicdanlı, insanlıklı olanlar yok mu? İllaki var. Allah onlardan razı olsun. Ama onlarda adaletten, haktan, haklıdan yana tavır alamıyorlar. Alsalar da başlarına gelmeyen kalmıyor. Demem o ki, bugün karakoldan adres tespiti için aranmışım. Savcılıktan istemişler. Yani bir soruşturma daha açılmış. İleride şu dönemi inkar edip kıvıracak olanlar yüzünden kendimizi paralıyoruz. Herkes için geçerli olan şudur: “Adil olmadığınız her kara leke sizi kıyamet gününe kadar götürecek. Allah katında kim, hangi makamda olursa olsun hesap verecek. Haklarımız adil olmayan herkese haram olsun. Hem de binlerce kez haram olsun. Kula kulluk edenlere, secde edenlere yazıklar olsun!.. Adil olanlara, vicdanları kurumamış olanlara da selamlar olsun.
“Ey kafirler!” diyerek seçime gidiyorlar!
Ülkenin yarısına “Hain, kafir” demekten çekinmeyenler yerel seçimlere sanki düşman işgalinden kurtarırcasına gidiyorlar. Böyle bir üslup halkın yarısına hakaret değil de nedir peki? Muhalif avcısı olanlar millete hakaret edenleri niye görmezler. Adaletin namlusu niye hep muhalif olanlardan yana? Eleştiriye tahammül edemeyenlerin bütünlükten uzaklaştırılan ülkeyi kutuplaştırdığı yetmiyormuş gibi enkaz altında çöken ekonomik kriz gerçeğini bu nefret diliyle örtmeye çalışıyor. Adaylar çalışmalarına devam ediyor. Haliyle siyasi olarak genel başkanların söylemleri de başkan adaylarına yansıyor. Halk geçim derdiyle boğuşuyor. Tanzim kuyruklarında 1 kilo domates için saatlerce sıra bekliyor. Celladına aşık olanlar, aşık oldukları cellat sayesinde kötüledikleri 100 sene öncesini yaşıyorlar. İnsan söylediğini yaşamadan ölmezmiş. “Allah yarına bırakır, yanına bırakmaz” demiş büyüklerimiz. Layık olduklarınız ellerinizin bedeli ve eseridir.
Üreten adamlar başkan olmalı!
Tunceli Ovacık’ın kominist belediye başkanı gibi üreten, halkın ürettiğini dışarıya satan, makam aracına binme sevdası yaşamayan, maaşı dışında gayri meşru gelir elde etme telaşında olmayan, makamını, gücünü, güç denemesi olarak kullanmayan, iline, ilçesine ekonomik girdi sağlayan, iş arzını var etmek için belediye imkanlarını kullanan, tepeden kibirli kibirli bakmayan, şahsi işlerinde devletin kasasını, araç ve gereçlerini kullanmayan, kendisine ve yandaşlarına torpil tanımayan, haktan yana olan, adil ve eşit şartlarda hizmet veren, işsizliği işkur gibi torpil sistemine müsait alanlarda değil, bilakis herkesin eşit yararlanabileceği istihdam alanları oluşturmanın çabasında olan bir belediye başkanı olsun isterim. Herkes layık olduğu gibi yönetilir. Bundan ötürü yerel seçimler huzur için de çok önemlidir.
Haftaya inşaAllah görüşmek dileğiyle.
