Ortadoğu’da Türk ordusuna kumpas bundan tam 16 yıl önce Irak’ın Süleymaniye kentinde askerimizin başına çuval geçirilmesi ile başladı...
Bölücü Kürtlere özgüven aşılamak 1 Mart tezkeresinin intikamını almak Arap baharı’na yol vermek isteyen sözde müttefikimiz ABD ve yandaşları 4 Temmuz 2003.’de Süleymaniye’de, Amerikan askerleri, Türk Özel Kuvvetleri Karargahı’na baskın düzenledi. Amerikan askerleri bir binbaşı komutanlığındaki 11 Türk subayının başına çuval geçirip, ellerine kelepçe vurdular. Askerlerimiz Süleymaniye’den Bağdat’a götürüldü ve yine Amerikalılara ait bir hapisaneye konuldu. Askerlerimiz 60 saat süreyle sorgulandı, işkenceye maruz kaldı.
Süreç aslında 2003’ün Nisan ayında başlar
Bu durum kamuoyuna pek fazla yansımaz..
2003 Nisan’ında bir yarbay ile 4 astsubayımızı Kerkük’te Türkmenlere silah taşıdıkları iddiasıyla gözaltına alır. Bu duruma pek fazla ses çıkartılmaması tepki verilmemesi ile birlikte Amerikalılar bundan aldıkları cesaretle 4 Temmuz 2003’te kara bir leke olarak tarihimizin sayfalarına geçecek olan askerlerimizin başına çuval geçirerek kumpasların fitilini ateşler...
4 Temmuz günü Amerikalı Albay Mayville’in emrinde yaklaşık 100 kişilik silahlı bir grup Süleymaniye’de, Türk Özel Kuvvetleri Karargahı’na girmiş, Kekrük valisi’ne suikast iddiası ile Türk askerinin başına çuval geçirerek ‘BİZ BURDAYIZ BUNLARDAN KORKMANIZA GEREK YOK” mesajını vermiştir.
Tüm bunlar olurken Türkiye’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan; “‘Amerika’ya nota vermeyecekmisiniz’sorusuna “Nota öyle her kafa estiğinde verilen birşey değildir ne veriyorsun müzik notası mı? diyordu..
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök emekli olduktan sonra Çuval olayıyla ilgili olarak; “Ben ABD’lilerin çuval olayının bizi bu kadar rencide edeceğini bildiklerini de zannetmiyorum. Çünkü onlar için bu çok normal. Göz bağlamak yerine, tamamen pratik bir çözüm. Bu çuval da değil, görmesini engelleyecek bir poşet.” sözleri ile de tepki çekmişti...
Kısacası 1 Mart 2002’de tezkere çıkmadı. ABD Süleymaniye’de Türk ordusu için düğmeye bastı...
Mezardakilerin bile kalkıp oy kullandığı Anayasa referandumu ile yargı sistemi sil baştan değişti...
Sonrasında FETÖ ile kumpaslar kuruldu...
Türkiye 16 Nisan referandumu ile yeni bir sistemin kapısı aralandı..
Bu gün ise TSK tamamen profesyonelleşme adı altında Türk milletinin sinesinden çıkan, her Türk asker doğar sözü ile ters orantılı biçimde hiyerarşik yapısında değişimlerle yeni bir yapılanmanın önü açılmıştır.
4 temmuz 2003’den günümüze kadar TSK üstünde önemli izdüşümler bırakmıştır...
4 Temmuz 2003 Süleymaniye Türk askerinin başına çuval geçirildiği gün..
25 Temmuz 2008 Ergeneokon davası açıldı.
toplam 274 sanık, Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay’a Saldırıları azmettirmek, 2003-2004 yıllarında askeri darbeye teşebbüs etmek, S-1 suikast yapılanması suçlamaları ile yargılandı..
27 Ocak 2010 Poyrazköy davası: toplam 85 sanık, Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ortadan kaldırmaya teşebbüs, Poyrazköy’de bulunan mühimmat, Kafes Eylem Planı suçlamaları ile yargılandı..
Sonuç olarak Mahkeme, ‘Ergenekon örgütü’ adı altında bir örgüt olmadığı için, ‘örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık’ suçlarından açılan tüm davalar yönünden 235 kişiden oluşan sanıkların tümünün beraatine karar verdi.
Davalar beraatla sonuçlanırken; bu gün Türk Hava Kuvvetleri pilotlara görev çağrısı yapıyor olması da ordumuzun ne kadar yıpratıldığının göstergesi olarak öne çıkıyor..
Ve bütün bunlar yaşanırken 16 Temmuz hain darbe girişimi ile Temmuz ayı bir kez daha Türk milletinin önüne kara bir leke olarak çıkıyordu.
Uzantıları dışarıda olan kimler tarafından kurgulandığı ve bu ihanet şebekesinin TSK içerisinde nasıl yapılandığına yönelik soruşturmaların bu günde sürdüğü bir ortamda Türkiyenin kenetlenmekten Türk milletinin uyanık olmaktan başka çaresi kalmamıştır.
Anadolu coğrafyası üzerinde gerek siyaset gerekse güçler Türk milleti üzerinde büyük oyunların başladığının habercisidir.
Kim maşa kim piyon inanın bilinmiyor!!! Aklımızı kullanmak, aklımızla alay edenlere derse vermek zorunda olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.. .
Kırsalda köylümüzü göç ettirenler, köyleri boşaltanlar, metropollere insanımızı çekenler, vatandaşımızı borçlandırıp kuruşa muhtaç edenler Türk köylüsünün toprağını, yaylalarını yabancılara satışa açık hale getirenler büyük bir yanlışın içine düşmüşlerdir.
Ortadoğu’da Lozan’ı tanımayan tek devlet ünvanını taşıyan ABD yeni müttefikleri ile Türkiyenin üzerine geliyor...
Ama soru şu; ABD ve Rusya hangi konuda anlaştılar ki; Ortadoğu’da dengeler kurulurken PKK’nın uzantısı YPG ve PYD hem Rusya hem de ABD tarafından korunup kollanıyor?
Suriye’ye yerleşen Rusya, Irak’a ABD geliyorsa bizi kime taksim ettiler?
Velhasıl dostlar; 4 temmuz 2003’de başımıza çuval geçirenler şimdi başımızı tutuyor, insanımza ve ülkemize çorap örüyor..
Başımıza çuval geçirdiler, şimdi çorap örüyorlar!
Aman dikkat!
Gruplaşmadan, birbirimize düşmeden, kimseyi ötekileştirmeden, siyaset uğruna insanımızdan vazgeçmeden, ülkemize sahip çıkalım..
4 Temmuz 2003’de diplomatik nota vermeyen cumhurbaşkanı bu kez bir orkestra şefi gibi halkına müzik notası vererek; sevgi dili, barış dili ile demokrasimizi güzelleştirip bu gün dünden daha çok ihtiyacımız olan ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde insanımızı kaynaştıracak olan bahsettiği TÜRKİYE İTTİFAKI’nı gerçekleştirecek adımları atmalıdır...
İhtiyacımız olan tek şey damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...