31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere çok az bir süre kala siyaset sahnesi iyice hareketlendi. Eskiden yerel seçimler genel seçimler gibi değildi. Bir önceki yerel seçimler genel seçim havasında getirilmişti. Bu durum Cumhurbaşkanlığı seçiminde iyice pekişerek ön koalisyona dönüştürüldü. Aynı senaryo bu dönemde de ortaya kondu. Cumhur ve Millet olarak adeta ikiye bölünen bir seçmen tabanı oluşturuldu. İttifakların liderleri, adaylar ve yerelde yapacaklarından çok parti görüşü ve siyasi anlayışı ön plana çıkarılarak oy isteme yarışındalar.
Bir şairimizin “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” sözünde olduğu gibi iş yapacak adaylar ile yerel hizmetin ve düşüncenin öne çıktığı bir seçim atmosferinde olmamız gerekirken gelinen nokta da ne yapılacak hizmetler ön planda ne de o hizmetleri alacak veya yapacak adaylar. Varsa yoksa iktidar ve muhalefet arasındaki “beka” üzerine kurulu kör döğüşü polemikler...
Yerel seçimler ilçemiz gibi her türlü zorluklarla boğuşan küçük yerler için asıl beka meselesidir. Geleceğini şekillendirmek adına bir fırsattır. Bu fırsatı da her türlü platformlarda etkili olabilecek, halkından aldığı güçle halkı için tuttuğunu koparabilecek ve yeri geldiğinde de siyasi zekasını kullanarak adeta tereyağından kıl çeker gibi hakkını alıp, halkına hizmete dönüştürecek hizmet erlerine yetki vererek yerinde kullanmak gerek. Yerel seçimlerin geneline baktığımızda iktidar partilerinin daha etkili olduğu görülmektedir. Ancak gelinen süreçte iktidar olmak yetmemektedir. Artık muktedir olmak daha önemli hale gelmiştir. Belediyelerin ve İl Genel Meclisi üyelerinin büyük çoğunluğunun iktidar partisi mensuplarından oluştuğu göz önüne alınacak olursa hizmet almak adına oralara seçilecek kişilerin önemi bir kat daha artmaktadır. İktidar adamına değil muktedir olacak hizmet adamlarına ihtiyaç olduğu kesindir.
Siyaset ve hizmet eğer halk içinse siyasetçi itibar görür, çevre bulur. Halktan aldığı ya da alacağı güçle hizmeti kendi çıkarına dönüştürecekse, bir başka deyişle iktidar da benim hizmet de benim anlayışına sahip olacaksa seçim döneminde yanında bulduklarını bir süre sonra kaybedecektir. Halkta bunun hesabını geç de olsa mutlaka soracaktır. Çeşme akarken testimi doldurayım diyenler siyaset sahnesinden birer birer yok olurken siyaseti hizmete dönüştürenler her zaman halkın gözünde ve gönlünde yerlerini korumuşlardır.
Ünlü düşünür Konfüçyüs “İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır.” derken ünlü yazar Jean J. Russo da “Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar.” demektedir. Tüm bunlarda gösteriyor ki siyasetin ve hizmetin temelinde ahlaki değerlere sahip çıkmak yatıyor
