Ben Durağanlıyım, Durağan benim çocukluğum ifadesi, benim için bir aidiyet duygusunu ve geçmişe bağlılık hissini yansıtan derin bir anlam taşır.
Durağan, Türkiye'nin Karadenizin incisi SİNOP ilimizin küçük fakat tarihi bir ilçesidir .İsmini şehrin ortasında ki tarihî HAN dan almakta olan bu ilçe, doğal güzellikleri, samimi insanların sıcaklığı ve zengin kültürel mirası ile dikkat çeker. Benim için Durağanlıyım demek, sadece bir coğrafi kimliği işaret etmez; aynı zamanda o yere ait olmanın, orada yaşanan anıların ve geleneklerin bireyin kimliğini nasıl şekillendirdiğinin bir vurgusudur.
Çocukluk döneminde yaşananlar, bireyin karakterinin, değer yargılarının ve sosyal ilişkilerinin temellerini oluşturur. Durağan'da geçen bir çocukluk, yeşil doğası, saf suyuyla, gök ırmak ve eşiğinde ki çeltik tarlaları ile bilinen ve sıcak kanlı insanlarıyla birçok güzel anıyla doludur. Çocukluğun ilk yıllarında, arkadaşlarla birlikte açtığımız ağaç dalından salıncaklar, mahallede oynanan çeşitli oyunlar ve baharın geldiğini müjdeleyen meyve ağaçlarının çiçek açması gibi anılar, bir ömür boyu hafızalarda yer eder. Bu basit ama kalpten gelen anılar, bireyin benliğinin şekillenmesine katkı sağlar.
Durağanlık olmanın bir diğer önemli özelliği de, toplumsal dayanışmanın ve komşuluk ilişkilerinin güçlü olmalarıdır. Çocukken kapılarımızın her zaman açık olduğu, komşularla birlikte kutlanan bayramların, düğünlerin ve cenazelerin paylaşıldığı bir ortamda büyümek, insanı sosyal bir varlık olarak geliştirir. İnsan ilişkilerindeki bu sıcaklık, bireyin empati yeteneğini artırarak daha anlayışlı, paylaşımcı ve destekleyici bir kişilik kazandırır. Durağan’da geçen çocukluk, bu anlamda, bireyin topluma nasıl entegre olacağını öğrenmesi açısından büyük bir fırsat sunar.
Kültürel miras da Durağanlı olmanın bir parçasıdır. Özellikle geleneksel türküler ve halk oyunları, çocukluk dönemimde önemli bir yer tutmuştur. Yerel etkinliklerde oynanan halk oyunları ve dinlenen türküler, sadece eğlencenin bir parçası değil, aynı zamanda kimliğin bir yansımasıdır. Bu tür etkinlikler, toplumsal bir aidiyet hissi yaratırken, geleneklere bağlılık da hissettirir. Durağanlı çocuk olmanın getirdiği bu unsurlar, bireyin kültürel kimliğini güçlendirir ve onu geleceğe taşır.
Sonuç olarak, "Ben Durağanlıyım, Durağan benim çocukluğum" ifadesi, bir yeri sahiplenmekten çok daha fazlasını ifade eder. Durağan, bireyin çocukluğunu şekillendiren, sosyal ve kültürel bir zemin sunan bir yerdir. Durağanlılık, dostlukları, gelenekleri ve doğayı kucaklayan bir hayat biçimini ifade eder.Yazımı bitirmeden durağana dair özlem duyduğum anıları, esnafları değerlerimizi,geleneklerimizi de belirtmeden geçemeyeceğim.
En başta durağanin efsane belediye başkanı
DURAĞANIMIZIN SİYASETTE Kİ İDOLÜ AĞABEYİ
MERHUM ALİ DALKILIÇ BAŞKANIMIZ ÖZLEMLE YAD EDİYOR VE ÖZLÜYORUZ.
Akabinde aklıma şuan gelen; kırtasiyeci TOPAL HASAN, amcanın gülüşünü
Terzi meto METİN IRMAK (rahmetle anıyoruz) babacanlığını özledim.
Koluna taktığı börek sepeti ile Perşembe günleri
çarşı da börek satan ve gür sesi ile
"BÖREKÇİYE VAR Mİ BÖREK YİYEN " diyen börekçi amcanın sesini arıyor kulaklarım.
Şaşkın bakkalı,mahallemdeki bakkalcı Kenan dayıyı,
At arabacı çekçi amcayı,Mehmet amcayı özledim.
Her yıl heyecanla beklediğimiz PANAYIR'ları özledim.
Akbel de ki eski 19 Mayıs kutlamalarını özledim .
Kağıt helvanın,pamuk şekerin,elma şekerdeki eski tadları özeledim .
Kısacası ben eski DURAĞANI çok özledim.
Peki siz neleri özlediniz ?
İstanbul'da yaşayan bir durağan li olarak samimiyeti özledim. kalemine saglik