Mazbata mazbata olalı hiç bu kadar adını duyurmamıştı. Onu değerli kılan da alın teri, mücadele, emek, hak, hukuk, adalet oldu. 31 Mart seçimlerinin üzerinden tam 16 gün geçti. Bu süreç içerisinde iktidar kanadının seçim gecesi “Kazandık!” açıklaması daha sonrasında da ciddi bir farkın olduğu anlaşılınca seçimler ertesi gün itirazlara ve yeniden oy sayımlarına dönüştü. Seçim gecesi İstanbul’un hemen hemen her yerine asılan “Teşekkürler İstanbul” afişleri büyük tepki çekmiş ve henüz sayımlar sonuçlanmadan zafer sloganları atılmıştı. İtirazlar, geçersiz sayılan pusulalar aradaki farkı kapamaya yetmedi. Beklenen süre sonunda İmamoğlu hak ettiği seçimin mazbatasını YSK’nın İl Seçim Kurulu’ndan dün itibariyle aldı. 1 oy farkla Binali bey kazanmış olsaydı itirazlar günlerce beklenir miydi? Bu süre zarfında maksat zaman kazanmak mıydı? İBB’de halkın tepkisini çekebilecek istenmeyen durumlar mı vardı? Bunlar da ayrı bir soru işareti olarak akıllarda kaldı tabi ki...
Zira, soru olarak yönelttiğim konularla alakalı iddialar çok derin ve vahim. Çalışmadığı halde maaş alan teşkilat üyelerinden söz ediliyor. İBB kasasından haksız kazançlar elde edenlerin olduğu, bazı dernek ve vakıflara kaynakların kul hakkına girerek aktarıldığı, bazı dosyaların indirildiği, evrakların boşaltıldığı ileri sürülüyor. Mesela, Bolu’da hiç belediye de çalışmayan, belediyeye uğramayan ve ne iş yaptığı dahi bilinmeyen AKP Kadın Kolları Başkan’ının belediyeden maaş alan bir bankamatik memuru olduğu Bolu’nun “Millet İttifakı” adayı olan yeni belediye başkanı Tanju Özcan tarafından iddia edildi. Bu ve benzeri vahim iddialar hatta daha dudak uçuklatıcı söylemler Ankara, Antalya gibi AKP’nin kaybettiği bir çok yerde ifade ediliyor. 31 Mart seçimleri tabiri caizse deveyle karıncanın güreşi olarak tarihe geçti. Nemrud’un yaktığı koca bir ateşi bir damla suyla söndürmek için yola koyulan bir karıncanın hikayesi gibi. AKP 17 senedir tek başına yönettiği ülkede devletin tüm olanaklarıyla, tüm medya ordusuyla kazandığı, itiraz ve iddialara kulak tıkadığı tüm seçimleri “Atı alan Üsküdar’ı” geçti şeklinde yorumladı. Fakat bu kez daha farklı bir seçim oldu. Halk kendisine “İllet, zillet, terörist” diyeni, kendini yok sayanı, EYT’liyi hafife alanı, poşeti paralı yapanı, kendi evladını, vatandaşını Suriyeliden daha değersiz kılanı, tüm imkanların çok daha üst düzeyde kullanılmasına rağmen tepkisini sandığa yansıtmış, kendisini dinlemeyeni sandıklara sahip çıkan bir duvara karşı toslatmıştır. Yerel seçim kampanyasında meydanlarda kendi imkanlarıyla konuşan, siyasi dilini bozmayan, ve mücadelenin en sabırlı, en mütevazı, en saygın olanı da Ekrem İmamoğlu olmuştur. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu hakkında geceli gündüzlü iftira kampanyası yürütüldü. Cevap hakkı tanınmadı. Hak, hukuk nedir görülmedi. İmamoğlu, o gecenin büyüsünü bozan, AA’nın aldatmaca ve algılarına yenik düşmeden, algılarına kapılmadan, kimseye hakaret etmeden, kalp kırmadan, sabrını taşırmadan, duruşunu ve mücadelesini bırakmadan hak ettiği mazbatasını sonunda aldı. Demokrasi zorla elde edilmiş gibi oldu. Çuvalların yanında geçen uykusuz geceler, kaybetmişlik sendromuna sokulmak istenen atmosfer tamamen tersine döndü. Çaldıkları için değil karşılarındaki tüm güce rağmen, medyanın yalan propagandalarına rağmen, devletin tüm imkanlarının bir kişinin emrine seferber edilmesine rağmen, ve en önemlisi de muhalefetin deyimiyle “Çaldırmadığımız” için bu seçim 16. günün sonunda azimli ve başarılı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi sahaya inmemiş olsaydı, devletin mekanizması kullanılmamış olsaydı, devletin kurumları camileri, amirleri, memurları, hakimleri, savcıları, medyanın her türlüsü, bir ordu şeklinde iktidar tarafından kullanılmasaydı farkın 15 binlerde değil, çok daha fazla farkın olabileceğine inanıyorum. Cumhur ittifakı AKP’ye ve ortağı MHP’ye kaybettiren halkın yarısını yok sayma, hakaret etme, terörist ve hain gibi söylemleri kullanma, ekonomiye yönelik dönüş yapmama ve dahası muhtarlık seçimleri için sçmenin köylere akın etmesi gibi başlıca sebepler neden olmuştur.
Velhasılı, öyle ya da bir seçim geçti. Halk cennetten tapu dağıtanlara, kendilerine oy vermeleri halinde kıyamet günü beraat belgesi verileceğini zırvalayan kişilere dersini vererek, “Kendine gel” dedi. Dün İBB önünde merakla bekleyen kalabalığa mazbata sonrası konuşan İmamoğlu, kendisine oy vermeyene, “İllet, zillet, terörist” filan demedi. Sözlerinin sonunda yine alçak gönüllü duruşunu koruyarak “Kalp kıran bizden değildir.” şeklinde konuşmasını tamamladı.
Seçim sonrası ekonomi
şaha kalkacaktı!
Ülke artık seçim gündemini geri bırakarak ekonomiye dönüş yapmalıdır. Bugünden tezi yok seçime değil, geçime yönelik gündemler oluşturulmalıdır. Halk can çekişiyor. Esnaf siftahsız kepenk kapatıyor. Çiftçi ürettiğini satamıyor. Genel seçimler, 24 Haziran’dan bugüne 10 aylık bir süreç geçti. Ekonomik alanda halen daha iyileşme sağlanamadı. İşsizlik katlanıyor. Halkın huzura, adalete, geçinmeye, rahat olmaya İhtiyacı var. Bu seçimlerde en çok hoşuma giden durum ise, AKP’nin kaybettiği tüm belediyelerde kurumlardan kaldırılan TC tabelalarının tekrar geri asılması oldu. Sonuçların hayırlı olmasını temenni ediyorum.
