Durağan’da imar içinden çıkılmaz bir hal aldı. Vatandaşların sorunlarını çözmek için belediye kaymakamlık konferans salonunda hak sahipleri ile bir araya geldi. Durağan Belediye başkanı ve heyeti yeni imar alanlarında ortaya çıkan durumları görüşerek ikna yolu ile sorunlara çözüm bulmak isterken söylediği iddia edilen cümlelerde sanki bir haksızlık olduğunu hata olduğunu kabullendiğini gösteriyordu. Halbu ki belediyeler imar geçen yerlerde vatandaşı mağdur etmeden, arsasını kullanılabilir maksimum düzeyde tutmak sureti ile ya da kamulaştırma yöntemi ile imar gerçekleştirir.
Ama gel gelelim Durağan böyle mi? Şimdiden bir çok arsa sorunu mahkemeye taşınmış, taşınan yerlerin bir kısmı mahkeme sözünü duyasıya değişmiş, doğru olan yapılmıştır.
Oysa bu ilçede hakkını arayamayan o kadar çok insan mağdur ediliyor ki ancak arsasının başına geldiğinde durumu fark ediyor ama iş işten geçmiş oluyor.
Gelelim belediye başkanı ile hak sahipleri arasında geçtiği iddia edilen ve kamuoyuna yansıyan sözlere..
Hak sahipleri kendilerine haksızlık yapıldığını durumun düzeltilmesini isterken, belediye başkanı şu sözlerle “bir daha seçerseniz düzeltirim” cümleleri ile kendilerine cevap verildiğini iddia etmektedirler. Böyle bir sözü hiç bir belediye başkanı söylememelidir. Bu söz aslında ‘size kastım var ya da ben yaptım oldu’ mantığının tezahürüdür. Böyle bir söz siyasette farklı çağrışımlar yapar. Yapılan işin yanlışlığını ortaya koyduğu gibi seçilme garantisini kaybetmiş bir belediye başkanının profilini ortaya döker. Yaptığınız işin doğru ve düzgün olduğuna inanıyorsanız bilimsel gerekçeleri var ise insanımız buna rıza gösterir ve gereğini de yapar. Lakin hak sahiplerini tamamen mağdur edecek, arsasını kuşa döndürecek kalan bölümünü de kullanılamaz hale getirecek imar çalışmalarında hakkaniyet güdülmeli vatandaş asla mağdur edilmemelidir.
İmar masa da oturarak yapıldığında ya da alana girmeden yapıldığında belediye meclis üyelerinin arsaları göz önüne alınarak kat yükseklikleri belirlendiğinde ortaya çıkan durum kamuoyu tarafından tartışılmaya başlar. Bu günde Durağan’da olan durum budur!
İmar çalışmalarının başlangıcında Belediye başkanının makam odasında yapılan ve tüm mahalle muhtarlarının katıldığı bir toplantı da bu durumu belediye başkanına belirtmiştim. Yapılacak imar çalışmaları için
Durağan’da mahalle muhtarlarının ve vatandaşın görüşünün alınmasının bir tartışma platformunun oluşturularak sağlıklı bir imar çalışmasının halkla birlikte yapılması hususunda teklifte bulunmuştum.
O gün belediye başkanı bana muhtarların olduğu bu ortamda
‘memnun olmayan mahkemeye gider. Bizim yapacak bir şeyimiz yok’diyerek durumu kestirip atmıştı. Bu günde
“bir daha seçerseniz düzeltirim”cümlesi siyasi bir gaf aynı zaman da çaresizliğin itirafıdır. Hak sahiplerine Sinop Çevre ve Şehircilik bakanlığını gösterek ‘yeniden imar çizdirin demekte ‘Biz bu işi başaramadık, siz halledinin’ Türkçesidir.
İmam Hatip Lisesinin üstündeki arsa da yamuk yumuk çizilen yol mahkeme görünce dümdüz oldu.Ama mahkemesi halen bitmedi. Yani mahkeme karar vermeden hatayı gören belediye derhal düzelterek mahkemenin vereceği kararı görmüş gibiydi. Demek ki, istenince hatalar hemen düzebiliyormuş. Bunun gibi bir kaç örnek verebilirim ama kısmen kimseden korkusu olmayan bu nedenle hakkını mahkeme yolu ile arayabilen insanların bir çok imar çalışmasını mahkemeye taşıdığını duyuyor biliyorum.
Elbette ki insanları mutlu etmek zordur. Herkesi mutlu edemezsin. Ama kamu menfaati neyse toplumsal adalet neyi emrediyorsa onu yapmakta belediyenin görevi olmalıdır. O nedenle belediye başkanı
‘Şehr’ül emin’dir Yani oranın en güvenilir insanı olarak nitelendirilir.
Neden dolayı?Milletin haklarının korunması, adil olması, gelecek nesillerin ve de tüm kesimlerin sesi olabilmesi, kamu gücünü adil ve orantılı kullanmasından kaynaklıdır. Siz kamu otoritenizi kendi siyasi çizginizdekilerle, seçilmiş belediye meclis üyeleri ile düzenlediğinizde o ilçe de ‘şehr’ül emin’ olmanız artık mümkün değildir.
İşte bu nedenle bir daha ki seçimi değil bu günü bu gün adil olmayı öğrendiğimizde ancak toplumsal vazifemizi yerine getirmiş oluruz. Siz imarda sürekli değişiklik yaparak,
‘al takke ver külah’ diyerek bu gün A şahsının yarın B şahsının arsasından yol geçirip, yeşil alan yaparak bu işi resmiyette çözer vicdanlarda çözemezsiniz.
Maaelesef bu gün Durağan bu açmazın içerisinde ancak kamulaştırılması gereken yerlerin kamulaştırılması, yeşil alan ve yol olarak ayrılan alanlarda emlak vergisi alınmayacağını, vatandaşın ödememesi gerektiğini kendisine ileterek vatandaşların bilgilendirilmesi büyük önem arz ediyor.
Ama İmar askıda diyerek kapalı kapılar ardında imar değişikliği yeni sorunların habercisi olacaktır. Sürekli değişen her değişiminde başka mağduriyetler yaratan uygulamalar ilçeye zarar veriyor. Bina yapılırken olmayan belediye bir tarafa 5, diğer tarafta 4 kat izni, bir yerde yoldan 5 metre çekim diğer yerde yolun içine dikilmiş koca bina ile acaba siz bu şehrin imarını düzellttiğinizi mi sanıyorsunuz?
Neyse; şimdilik GÜNÜN SÖZÜ OLACAK VE SİZİN BİLDİĞİNİZ BİR AYETLE NOKTALAYALIM...‘Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir…’ (Nisa 58)