ÇALMAYI DEĞİL, ÇALMAMAYI ÖĞRETMELİ!

11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı şerif ayına dün gece itibariyle, “Hoş geldin” diyerek girdik. Rahmet dolu bu güzel aya bizi kavuşturan rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bu ayda bazı hususlara dikkat edilmesini sağlamak bilinçli olan, inceliğe dikkat eden, ehemmiyet veren tüm müslümanların asli ve zorunlu görevidir. “Bu ay, israf hastalığına bulaştırılmamalı, gösterişten uzak durmalı, ekmek ve yemek fazlalığının önüne geçilmeli, lüks sofralardan kaçınmalı, yetimler, öksüzler, garipler mutlaka gözetilmeli, iftar sofraları siyasete malzeme edilmemeli, amacının dışına asla çıkmamalı, oruçluya iftar ettirilmeli, devletin kasasından lüks sofralarda, altın varaklı bardaklarda iftar açmamalı, şatafattan uzak durmalı, devletin imkanlarıyla zenginlere, sanatçılara iftar yemeği düzenlememeli, ziyafetten yana değil, samimiyetten yana olmalı” uyarılarını yaparak mübarek ramazan ayının tüm İslam alemine ve ülkemize hayırlar getirmesini arzu ediyorum. Önümüz haftalarda bu aya özel yazılarımızı sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Gururunu incitmeden ders vermek... Önceki akşam saatlerinde Kadıköy rıhtımda cadde kenarında bir mekâna çay içmek için oturmuştum. “Hem yağmur dinsin, hem de dinleneyim” dedim kendi kendime. Mekânın dışında masalar vardı. Masalardan birine oturdum çay söyledim. Her zamanki gibi acayip bir insan seli vardı. Kimi geliyor, kimi gidiyordu. Sakin, inceden inceden de yağmur yağmaya devam ediyordu. Çay içip öyle dalmıştım ki gelen gidene, birden gözüme bir şey ilişti. O kalabalığın arasından birisi yere cüzdan gibi bir şey düşürdü. Düşüren kişi kalabalıkta kaybolup giderken hemen iki çakal yere düşeni aldı. Yere düşen cüzdan değil, cep telefonuymuş meğer. Kalabalığın arasından yerdeki telefonu alan iki şahsın önüne geçtim. “Hemen o telefonu sahibine veriyorsunuz” dedim. İçlerinden birisi, “Sahibini tanıyor musun” dediler. “Tanımıyorum nereden tanıyayım?, telefonun yere düştüğünü farkettim sende telefonu yerden alıp cebine atarak yoluna devam ettin” dedim. Serseri tipli bu iki şahsı, telefonu alıp kaçmak isterken yakalayıp masama oturttum ve hemen çalıp kaçmaya çalıştıkları telefonu düşüren kişinin babasını veya annesini aramasını istedim. Israrım sonucunda telefonun rehberinden telefonu düşüren kişinin yakınlarını arattırdım ve ailesinden birine ulaşarak telefonu çalmaya yeltenen kişiyi de bekleterek telefonu iade ettim. Telefonu düşüren kişinin annesi geldi telefonu aldı. Teşekkür etti. Telefonun yere düşmesiyle çaldıklarını kadına söylemedim. Çalan kişiye ders olsun diye, “Bu kardeşimiz insanlık namına bulmuş telefonu” dedim. Niyetleri kötü olan çocuk daha sonra çok mahçup oldu. Kadın ise teşekkür ve dualar ederek, “Size bir şeyler ikram edeyim” dedi. Bende kendisine teşekkür edip, “Dürüst olan herkes aynı şeyi yapardı” deyip uzaklaştım. Çocuğa ise, “senin telefonun farkında olmadan düşseydi ve başkası alıp cebine koyup gitseydi aynı tepkiyi senin telefonun için de mutlaka gösterirdim” dedim. “Bak kardeşim, hayatında çalmayı değil çalmamayı öğren. Toplu iğne ucu kadar heves etme. Dürüst olmayı, doğru dürüst yaşamayı hayat felsefene, karakterine yerleştir. Bu ülkenin tek sorunu bu. Basit bir sorun değil. Koskocaman sorun bu. İleride evlenir, yuva kurar, çocukların olursa eğer, önce bunları öğret olur mu?” dedim. Daha sonra çocuk, “hakkını helal et abi” deyip gitti. Erdoğan’ın tutunacak tek dalı CHP! mi? Her konuşmasında yatıyor, kalkıyor CHP. Sorgulamayan bir kitleye müthiş bir algı üretiyor. Öyle bir üretiyor ki, sanki CHP iktidarmış kendisi muhalefetmiş! gibi. “Bunlar çöplük diyor, kaka diyor, dinsiz” diyor. Daha önce de yazdım. Böylesine nefret aşılayan bir lider Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmedi. Erdoğan, İnce ile yarışmak istiyor. Sebebi, CHP üzerinden sağ seçmeni sağlama almak. Camii cemaati diye tarif ve tabir edilen veya sağ seçmen de desek uygundur ki, bu kesim CHP takıntısını aşamıyor. CHP’ye vurana hayran kalıyor. Haşa, CHP peygamber aday gösterse yine bu algı yıkılmıyor. Sorun CHP’de ya da adayında değil. Sorun bu tabuyu bir türlü kafasından yıkamayan kötü izlenim olarak düşünen halk. Geçmişten dem vurarak yapılıyor bunlar. Tekrar ifade etmek gerekir ise, Muharrem İnce, bana göre içten bir halk adamı, düzgün ve doğru bir aday. Ancak Erdoğan’ın karşısına CHP kimliği ile çıktığı için Erdoğan’a göre İnce kolay lokma. Aslında göründüğü kadar kolay lokma değil. Erdoğan mindere, İnce üzerinden CHP’yi çekmek istiyor. Maksadı, İnce’yi yermek, yenmek filan değil hep yaptığı gibi, CHP algısı üzerinden seçimi kazanmak. Erdoğangiller, “sağ seçmen CHP’ye oy vermez ikinci tur bize kalır” diyor. İnce güzel, hoş bir aday ama bu olasılıkla oylar bölünürse sorun büyük. Erdoğan Ekmeleddin vakası yaşatmak istiyor. İkinci tura İnce de kalsa, Akşener’de kalsa destek verilmelidir yoksa durum vahim! AKP GİDERSE DEVLET AYAĞI KALKAR! Devleti Habur’da PKK’lıkarın ayağına göndererek çadır mahkemesi kuran, şov yapmalarına kendi eliyle müsade eden, devleti Öcalan’ın ayağına gönderip şartlarını iyileştiren, odasına hatun gönderen, tenis masası, oda arkadaşı veren, yeşil alanda villa tipi cezaevinde keyif sürmesini sağlayan, her yemeği kontrol edilerek beslenen, devleti çözüm sürecinde çökerten, teröristleri görmezden gelen, bunlara güzellememeler yapan, bombaları görmezden gelen, yol arkadaşı, kız alıp verdiği Fetö’ye, “ne istedilerde vermedik, onlar bizim sayemizde örgütlendiler” diyenler her seçim olduğu gibi şu sıralar yine “AKP giderse devlet çöker” algısı pompalıyor. Buna inanarak oy verenler, geçmişte şu aşağıdaki isimlere de oy verenlerdi. O halde sormak lazım: Özal gitti devlet mi çöktü? Demirel gitti devlet mi çöktü? Çiller gitti devlet mi çöktü? Erbakan hoca gitti devlet mi çöktü? Ecevit gitti devlet mi çöktü? Bu devlet çökmez, çökmedi fakat siz çökerttiniz! İçini, dışını boşalttınız. Barzani’ye devletin halılarını koltuklarını itibarını pas pas ettiniz, Öcalan’a istediğini verdiniz. Fetö’ye istediğini verdiniz birlikte devleti bitirdiniz. Dinlerarası diyalog safsatası altında İslam’ı, Türk ibarelerini silerek Türklüğü hedef aldınız. AKP devlet değil, devleti 16 yıldır babasının çiftliği gibi yöneten tek yetkili hükümettir. Hükümet devlet demek değildir. Hükümet giderse devlet gitmez, devleti yönetenler değişir. AKP’lilere bunu iyi anlatmalı, iyi izah etmeli. Teknoloji günden güne gelişiyor. Eskiden “şu yoktu, bu yoktu” algısı tamamıyla bir düzmece. Eskiden huzur vardı, ahlak vardı. Aile nizamı, akrabalık bağı, insanlık bağı, sevgi, hoşgörü, saygı, bir edep vardı. Sayenizde hepsi gitti.Fabrikalar açıldı mı? İstihdam üretim alanları çoğaldı mı? Tarım arttı mı? Her ürin ithal geliyor. Hastane yapmak gelişmişlik anlamı ifade etmez. “Hasta sayısını arttırdık” demektir. İhtiyaç gereğidir 16 yıldır vergi ödüyoruz bu ülkeye yapılan somut hiç bir şey yok. AKP hükümeti ve AKP yandaşları sanki dünyayı kendileri yaratmış havasındalar, sanki her şeyi onlar yoktan var etmiş gibiler. Yahu peygamberimiz zamanında araba var mıydı? Uçak var mıydı? Teknoloji geliştikçe bunlarda ülkemizde ve dünyada oldu. Dürüst bir yönetim lazım bize. Gerisi önemli değil!.. Kaybetme durumunda iki seçenek olabilir! 1- Koltuktan kalkmak istemeyecek ve mevcut yetkiyi iktidarı düşse de kendi gücünü, kendi devlet kadrosunu oluşturduğu için kendi çıkarı için kullanıp seçimi iptal ettirecek ki, bu karar gayri meşru olacak ve tartışmalar iç savaşa bile zemin hazırlayabilir. Çünkü, yetkisiz bir karar olduğu iddiaları tartışılacak ki, konu medyada gündeme gelmeden kapanabilir. 2- 7 Haziran’daki seçimin sonucunu beğenmeyince erken seçim kararı alıp 4 ay sonrasına tekrar seçim istemiş ve 1 Kasım’da tüm devlet olanak ve imkanlarını baskı aracı olarak kullanarak iktidar çoğunluğunu sağlamıştı. Hatta halk, “400 vekili verin kaos çıkmasın, piyasa bozulmasın” söylemleri ile korkutulmuştu. Her seçim hemen hemen böyle iddialarla gündeme geldiler. Ekonomik tablo hep kötüye gitti. Mesele ülkenin gidişatı değil, kendilerinin devamını sağlamaktı tek amaçları. Haliyle, tüm sonuçlar yeni bir erken seçimi gündeme de getirebilir. Muhalif adayların şu zamana kadar gol yememesi, son dakika gol yemeyeceği anlamına gelmez. Erdoğan’ın hamlelerine karşı dikkatli hareket etmeliler.