Her şey göstermelik!
Söze geldi mi her şey millet için üretici için, köylü içindir..
İcraate geldi mi, bürokrasi, ve vurdumduymazlıkta yönetenler içindir..
Bu gün iki konu ele alacağım...
Biri Karadiğin köyünde batan biçer döver diğeri ise kendini bilmez din öğretmeni olup Atatürk’e sövmeyi marifet sayanlardır!!!!???
Bu ikisi de bu ilçede yaşanan ama kimsenin görmek istemediği hadiselerdir .
Atatürkten bahsetmişken onun üreticiye köylüye verdiği değer olan ‘Köylü milletin efendisidir’ sözünden yola çıkarak batıpta çıkmak bilmeyen biçerdöveri ve onun yolunu gözleyen çeltik üreticisi ile köylüden bahsetmek istiyorum...
Konuya hasbelkader dahil oldum... Önce kulak misafiri sonra bir vesile ile vekilden yardımcı olma dileği derken konunun tam ortasında buldum kendimi..
Hani o KÖYDES dedikleri köye ve köylüye hizmet götürmek için alınan gövde gösterisi ile tanıtılan ekskavatör var ya..
İşte ona ihtiyaç duyduklarında aldıkları cevap köylüyü çok üzmüş...
Efendi böyle bir gelenekleri yokmuş..
Gelenek nedir, Devlet için?
Düşene yardım etmek devlet imkanları ile olmazı oldurmak değil midir?
O halde bu ilçede özelde arayıp bulunamayan özelin gitmek istemediği biçerdöveri kurtarma operasyonu devlete yük ise sorarım size devlet ne zaman devreye girecektir? Biçerdöver saplanıp battığı zaman ya da insanımıza bir zarar geldiğinde mi? Yoksa ‘vay efendim sen bu tarlaya niye girdin diyerek ceza kesmek için mi?
Vatandaş çaresiz kalmış, üretici hasadı için biçerdöveri bekliyor..
Biçerdöver orda dururken üretici hakkından feragat edip bir başka biçerdöverde çağıramıyor..
Hani derler ya Türk milleti kadirşinastır!.. Bir ustanın girdiği ve yarım bıraktığı işe bir başka usta gitmez. Bir tarlada bir biçerdöver varsa bir başka biçerdöver o çıkmadan ya da biçerdöverci ondan rica etmeden o tarlaya makinasını sokmaz..
Velhasıl dostlar Durağan vekil kaymakamla yönetilince, siyasetçi de ilgilenmeyince, iş Durağan’ın işi olunca batan da garip köylü olunca, vekil kaymakamda der ki, “mevzuatımızda geleneğimizde yok!”
Eee ne de olsa oy veren %83 var!!!
Önceki siyasetçilerden hesap soranlar gelmiyor diye veryansın edenler, kaymakamı şikayet edenler, vekili yerle bir edenler sahi hiç kulaklarınız çınladı mı?
Maaleesef protokolde ön safta durmak kolay iş.. Cenaze de ön sırada olmak için önce çıkıp yer kapmak, boy göstermek, fotojenerik olup kare kare fotoların yayınlanması kolay iş..
Zor iş vatandaş dara düştüğünde yanında olmak, çaresizliğine ilaç olmak, üreticiye moral olmaktır asıl zor olan..
Ama nerde? herkes kolayını bulmuş, camiide ön safta olacaksın, cenazede en önde duracaksın, kare kare fotoğrafların olacak orada olduğunu herkes bilecek efendi bu adam namazında niyazında diyecekler. Bir el öpüp meydana çıkacaksın... Sonra mı kullanmak için malzeme, sömürmek için dini bulacak, makam için oy isteyeceksin...
Ama Karadiğinde batan biçerdöver, umutlu bekleyiş senin işin olmayacak? Kaymakam sözünü söyleyecek, siyasetçi dinleyecek, vekil yönetecek kimsenin umurunda bilme olmayacak...
Sahi devlet geleneği varmış? Bizim bildiğimiz devlet zorda kalanı, bulunmayana yardım edendir? Bu memlekette ekskavatör yok ise ücreti ile verecek gerekirse müdahele edecek onu ordan çıkartacaksın.. Gerekirse senin aracın batacak ama vatandaşın işi görülecek...
Damdaki kediye, kuyudaki ineğe uzanan devlet vatandaşın geçim kaynağına uzanıp yardım edemiyorsa bir yerde sorun var demektir!
Kaymakam bey; unutmayın ki, o makamlar millet içindir. Millete hizmet etmeyen elindekini milletin hizmetine sunmayan yok diyenler yok olmuştur... Size bunu siyasiler söylediyse daha büyük ayıp, devlet adına siz yaptıysanız bu daha büyük bir gaflettir. vatandaş zorda sana koşmuş kapıları kapatıp mevzuatı öne sürdün ya!!! insanın sorası geliyor; siyasetle kolkola olmakta devlet geleneğimidir? İşte bu millet Yazıcıoğlu’nu bundan dolayı baştacı etti, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da elitler yönetmesin, mevzuatlar millet lehine dönsün diyerek devletin başına baş etti. Görüyorum ki; bir ekskavatör milletten saklanır olmuş, ihtiyaç bile yetkililerin, siyasilerin vicdanına kar etmemiş.. Ne diyelim: biz yine Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüne dönelim; “Türkiye’nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder” galiba hesaptan saptık, Atatürk’ün yolundan çıktık..
ATATÜRK’LE ZORU OLAN ÖĞRETMENLER!
Birde bazı beyler var ki; bu devlet makam vermiş, Mustafa Kemal onlara geleceğe yetiştirecek öğretmen demiş.. demişte bazıları gafleti ve ihaneti kendine şiar edinip okullarda Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasını bile içine sindiremeyen öğretmenler ortaya çıkmış.. Din öğretmeni adı altında öğrencilere bu ne? sökün arabanızdan, motorunuzdan diyecek kadar kendini ve aklını siyasete kiraya vermiş..
Bu gün kendini adam yerine koyduran o imzaya laf edenler; siz kime hizmet ediyor? Kime uşaksınız? ,Mustafa Kemal bu milletin ortak değeri, Cumhuriyetin imzası, yolu da çocuklarımızın ve bu ülkenin geleceğidir.
Bu gün kız çocukları okuyabiliyor, siz seçim yapabiliyor, özgür birey, eşit yurttaş olarak yaşayabiliyorsanız bu krallığı değil beni milletime teslim edin diye Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sayesindedir. Korkarım ki; anlamadığınız, anlamak istemediğiniz tek gerçek siz Ortadoğu’yu isterken, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde olanlar ise bilim ve ilim yolunda muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için mücadele ediyor.. Tüm çamur atmalara, karalamalara ve iftiralara rağmen nasıl güneş balçıkla sıvanmazsa gerçeklerde bu günün iletişim çağında gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Siz doğruyu güzeli anlatacakken, iftiradan çocuklarımızı koruyacakken bir ülkenin liderine kafayı takmışsınız ya! Unutmayın size de birileri kafayı takarsa sakın yaptıklarınızı unutmayın!
