ELİYLE OY VERENLER DİLİYLE SÖVECEK!

Alt satırlarda yer vereceğim yazımı bundan tam 12 ay önce yani, 24 Haziran erken seçim kararının alınıp ve bu seçim kararının bir dönemler AKP’ye veryansın eden, daha sonra da bir “Beka!” türküsü, algısı oluşurup AKP’nin kanatları altına giren Bahçeli’ye bizzat açıklattırıldığı zaman dilimlerinde kaleme almıştım. Ülkede var olan her şeyi tek adama teslim edenlere yönelik yazdığım ifadelerde bugün yaşanılanların dün de yaşandığını belirtmiş, bu algılara Türk milliyetçilerinin kapılmamaları yönünde fikirlerimizi sunmuştuk. Bugün tekrar tekrar kendi ifadelerimi okudukça yazımın dünkü sadeliğini, dünkü tazeliğini, dünkü güncelliğini ne kadar da koruduğunu anlamaktayım. 16 Nisan ve 24 Haziran ülkenin tek adama geçişinin en önemli dönüm noktalarından olmuştu. Halkı topyekün devletin tüm imkanlarıyla savaşa gider gibi sindirdiler, korkuttular, uyuşturdular, kandırdılar. Kendilerinden olmayanların “İşbirlikçi, hain!” olduğunu ifade ettiler. Karşılarında sanki rakip siyasetçiler değil de, bir düşman ordusu, işgal ordusu varmışcasına algıya dayalı sloganlar oluşturdular. Hemen hemen tüm televizyon kanallarında gerçekler örtbas edildi, gerçekler halktan gizlendi. Gazete denilen şeylerde, gerçeklerden tamamen uzak balondan ülke manşetleri yer aldı. Meydanlar tek adam sistemi gelene kadar çok tatlı sloganlarla, şatafatlı vaatlerle, aldatmacalarla donatıldı. Nitekim gerçekler ne kadar gizlense de gizlenen o gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu, özelliği vardır. Bu düzene layık değildir bu ülke. Huzuru, güveni, adaleti, sevgisi, tertemiz ruhu içinden alınmış bambaşka bir ülke inşaa ettiler. Kötülükler azalmadı arttı. İyikler azaldı artmadı. Hasret kaldı herkes eskiye. Yokluk vardı, yoksulluk vardı ama huzur da hep vardı. Artık o huzur, o güven, o samimiyet yok!.. En önemlisi de o “İNSANLIK!” öldü.. Yazımın başında belirttiğim geçen yıl bugünlerde kaleme aldığım yazımın bir bölümünü sizlere tekrar paylaşma gereği duydum. O bölüm: “Düne kadar bütün terör örgütlerinin kucağına oturanlarla, bugün yan yana olanlar ülkücü olamaz. Ülkücü sözünün eridir. Kendisine ‘Köpek!’ diyenlere gül atamaz, selam dahi veremez. Kendisine dinsiz deyip, “Bunlar fatiha okuyamaz!” diyenlerle yan yana olamaz. Ülkücülük başka, parti lideri olmak başkadır. Dün Zafer Çağlayan ve diğer 3 Bakanı her seçimde sokak, sokak afişlere bastırıp, “Bunlar maskeli hırsız!” diye bilbordlara yapıştırıp, bugün hırsız Zafer Çağlayan’a sahip çıkmak tam bir akıl tutulmasıdır. Dün, “AKP’ye yanaşmıyor, ihanete ortak olmuyor” diye sahip çıktıklarımız, uğruna kavga edip aktrollerle tartıştıklarımız, bugün o ihaneti yapanlarla kol kola yürüyüp can ciğer kuzu sarması oldular. Ülkücülerin kapısı MHP’yi sarayın odasına, sarayın savunuculuğuna dönüştürenleri tarih asla ama asla affetmeyecektir. Saraya yanaşandan ülkücü olmaz. Saray şubesi olur ancak. Bozkurt işareti yapıp AKP’yi, Erdoğan’ı savunanlardan ülkücü, milliyetçi olmaz.. Bir yanda saray yancıları.. Bir yanda saraya direnenler.. - 31 Mart yerel seçimlere sayılı günler kaldı. Adaylar hemen hemen belli oldu. 17 senedir ülkeyi yönetenler Cumhur ittifakı adı altında sanki bir muhalefet rolünde seçime gidiyor yine.. Hem de tüm imkânlar yine kendilerine işliyor. - Millet ittifakı ise, elinde olan imkanlarla güce karşı bir yarış içinde.. YSK’ya, parmak boyasız, sokağa çıkma yasağı olmayan bir seçime, seçsis denilen şaibeli sistemle, devletin imkânlarından yararlanmadan bir seçime daha gidiyor. Zor bir seçim umutsuz bir vaka.. Bir umut, bir ümit bizimkisi diyoruz.. Eğilmeyen gazetecidir çözüm! Sorunlara daha yakından vakıf.. Yapılmasına gerekene göz, kulak.. O bir gazeteci.. Mustafa Eker... Olaylara bu gözle bakmasını bilir.. Hem olumluyu, hem olumsuzu görür.. Onu en çok mücadelesinden tanırım.. “Gayem Durağan daha iyi olsun” derdi.. “Durağan batıyor, batmamalı” diyordu.. “Kan kaybediyor kaybetmemeli” diyordu. “Durağan göçüyor, göçmemeli” dedi.. Şimdi ise, “Bizimkisi çare olmak” deyip aday oldu CHP’den. Keşke bir çok yerde olduğu gibi Durağan’da da İYİ PARTİ ve CHP ortak adayda birleşebilseydi. Ama olmadı denildi. Kendisine başarılar diliyorum. Haftaya İYİ PARTİ’nin adayı Ümit Demir’i ve MHP’nin adayı Fehmi Dalkılıç’ı değerlendireceğiz.