GÖÇERLİ ??" GÖÇMESİN!

Bayramın 4. günü Çorakyüzü Köyü ??" Göçerli mahallesine konuk olduk..
Her yıl gelmemi isterlerdi ama bu yıl ısrar ettiler ‘gel’ dediler sözüm vardı, tozlu yollara eşim, ben ve çocuklarımla birlikte yol aldık..
Bu köye 1999 yılından bir kez daha gitmiştim..
O zamanlar düşüncelerimizi betonlaşma, zenginleşme ve siyaset olduğundan hiç bu gözle bakmamıştım..
Oysa yeşilin her rengi var..
İnsanların değişmeyen özelliği olan ata topraklarına özlemini ben orda gördüm; bu kadar canlı, bu kadar içten…
Bu gün Durağan’da örnek olarak geçmişe dair bir köy olsun deseler ben o köyün imar edilmesini yaşatılan geleneklerin köy hatıralarının burada canlı tutulmasını isterdim!.
Bir çok evi fotoğrafladım.. Daha tuğla değmemiş.. Olduğu gibi bırakılıp sanki tarihe tanıklık etmeleri için sahipleri tarafından doğaya terk edilmiş…
Ambarlar boş olsa da atalarımızın nasıl bir yaşam sürdüklerini göstermesi açısından önemli izler taşıyor..
Camii derseniz Yeşilyurt köyündeki DUTLUCA camiinden sonra gördüğüm özelliğini muhafaza etmiş ahşap yapısı ile Durağan’ın ender camiilerinden biri olarak öne çıkıyor..
Belki işlemesi yok, belki kapısında sanat eseri bulunmuyor ama asıl sanat olanı ahşap yapıyı taşların üzerine oturtup ibadet etmek için ustaca işlemeleri o görsel güzelliği sunmasıdır. Mahallede yaşayanlar camiinin vakıf eseri olduğunu belirtiyor. Belki de o nedenle camii vakıf eseri olarak tescillenmiş
Bu gün bir çok nokta da insanımız çağdaşlık adına babalarının, dedelerinin namaz kıldığı o mistik havayı, o manevi duyguyu soludukları tarihi yapıları yok ederek şatafatlı, gösterişli ama o ruhu yakalayamamış camillerle doldurdu.
Oysa başka bir alana yaparak bu gün varlığımızın ve bu coğrafya da var olduğumuzu gösteren bir çok eseri gelecek nesillere aktarabilirdik.
Mahallede bir başka sorunda özelleştirmelerin ne kadar insanımıza düşman ve sorumsuz bir yapı çizdiğini ortaya koymasıdır..
Özelleştirmenin kar amaçlı olması, kazanmadan vermeyi düşünmemesi, kazanç merkezli projeler yapmış olması nedeni ile bu çağda orda yaz kış yaşayan 2 haneyi karanlığa mahkum etmesi beni şaşırttı..
Yolları zaten bir çok köyümüzde olduğu gibi oldukça kötü ve zor…
Orda yaşayan 2 hane sahipleri sanki bu tarih kokan bizden bir şeyler taşıyan bu mahalleye bekçilik yapıyor..
İnanın orada sohbet ettiğim gurbetten gelen insanlara tek tavsiyem bu tarihi evlere, ambarlara camiiye dokunmamaları, yaşatmalarını ve korumalarını istedim.
Çünkü inanıyorum ki; bir müddet sonra gelecek nesiller için o yapılar ziyaret noktaları olacaktır. Çünkü bir çok köyümüzde artık betonlaşma başlamış ya da ahşabın yanına tuğla ekleyerek doğal yapısı bozulanköyün ya da mahallenin havasını değiştirmiş yarı şehir yarı fakirlik kokan arka mahallellere dönüştürülmüş bir yapı ile karşı karşıyayız. Oysa burada her şey ahşap, her şey doğal ve ve inanın gelecek yıllarda ve düzenlendiği takdirde bir gece konaklayıp tatil etmek için dünyanın parasını verecek insanlar olacaktır.
Batıyı batı eden eden bozulmamış yapıları günümüze ayak uydurmuş ama aynı anda geçim kaynağına dönüşmüş köylerinin yaşanılabilir ziyaret edilen mekanlara bürünmüş olmasıdır.
Mahallede ikamet eden bu iki hane sahibi Durağan Kaymakamı Osman Çelikkol’un duyarlılığına ve ilgisine sürekli dua etmeleri beni şaşırttı.
‘Neden’ diye sordum…
“-Yolunuz o kadar güzel değil.. Elektriğiniz yok genelde şikayet duyardım. Siz ise dua ediyorsunuz.
Dedim.
Kendileri yollarının çok daha kötü olduğunu uzun zamandır sildirilemediği, kepçenin bile giremediğini fiade ederek;
??" Bayramlaşmamıza çok az bir süre kala randevu aldık ve kaymakam beyin yanına çıktık. Derdimizi anlattık. Hemen talimat verdi ‘3 gün için de bu mahallenin yollarını silin ve ulaşılabilir bir hale getirin’diyerek bizi mutlu etti. Bizimle ilgilendi, dinledi..
Kısacası insanımız ne gördüğü iyiliği alakayı unutuyor ne de onu dualarından eksik ediyor..
Kaymakam Osman Çelikkol umarım ve dilerim ki; bir gün arabasına atlasın bu mahalleye bir gitsin.. Oradaki ahşap evleri ambarları ve o geçmişe götüren camiiyi ziyaret etsin… Ben inanıyorum ki sadece onları korumak için bile 2 haneye derhal elektrik bağlanmasının talimatını verecek, o ahşap yapının bir ve bütün olarak korunması, örnek turizm köyü olarak açılması yönünde projeler geliştirecektir.
Bunları okuyan yaşadığımız coğrafya da aynı odanın içinde tüm aile bireylerinin kaldığı misafirlerini konuk ettiği bir yaşamın içinden gelmektedir. Bu nedenle o tarihi evler yöremiz insanı ve belli bir yaş grubu için hiç. bir anlam ifade etmeyecektir. Ama inanın bir müddet sonra geçmişle bağımız sağlayacak bir çok ahşap köy evleri ortadan kalktığında bu yerler aranacak, bulunacak ve ortaya konulan projelerle değerli olacaktır.
Yine Özelleştirme mağduru kar amaçlı YEDAŞ’ınb elektirk bağlamadığı bu mahallede 6 ev abonesi bir de camii var… Özellikle gurbetten gelenler emekli olduklarında baba topraklarına dönmek istediklerini fakat elektrik ve diğer zor koşullar nedeni ile gelemediklerini belirtiyorlar. Orda yaşayan yaşlı bir teyze hemen lafa girdi;
-pazardan bir şey almağa korkuyoz oğlummm. Hemen bozuluviyi. Ne olur sesimizi duysunlar. Bizde bu memleketin insanıyık.
Serzenişler sadece bu değil , gurbetçinin dedelerinin babalarının mezarına ulaşamamaları da onlara dert olmuş… Önceden yolumuz vardı, gidiyorduk, şlimdi insanımız yaşlı gelenler rahatsız zor yürüyor uzaktan dua eder olduk, mezarımıza kadar bizi ulaştırsınlar diyerek yetkililere sesleniyorlar…
Ama benim anladığım bir zamanlar okulu camiisi olan bu mahallede tekrar hayata dönmeli özelleştirme hiç kimseyi mağdur etmemeli. 6 yıldır bir yere elektrik bağlanmıyorsa bağlamayan da bağlatmayanlarda hesap vermelidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; köylerinize dönün! bu insanlar dönüp ne yapsın elektrik yok, yol zor, orta da onları anlayan, derdine derman olan devlet yok!
Madem YEDAŞ yapmıyor, o zaman devlet yaptıracak! Madem o kar için insanı düşünmüyor, anayasal hak olan elektriğe devlet kavuşturacak.. Beyler bir tarih orda yatıyor, insanlar karanlıkta kalıyor.. 
GÖÇERLİ ??" GÖÇMESİN… duyun bu sesi…