Bir yanda devlet imkânları..
Devletin tüm idarecileri .
Cumhurbaşkanı, bakanları..
ve Binali Yıldırım.
Diğer yanda, gece gündüz demeden çalışan Millet İttifakı’nın adayı, hakkı yenilen adam İmamoğlu..
Çok çalıştı. Hiç durmadı.
Yenilenen seçimi 806 bin oy farkla aldı. Belki de günlerce uykusuz kaldı.
“Hak yemem, hakkımı da asla yedirmem!” diyerek kolları sıvadı. Çocukların amcası, gençlerin abisi, yaşlıların evladı, yaşıtlarının da kardeşi oluverdi. Kısa sürede herkesin dostu, arkadaşı, sırdaşı, kendi yakını gibi oluverdi. Güzel bir yürek, kocaman bir gönül vardı İmamoğlu’nda. Üslubu, konuşması, kırıcı olmaması, iftiraya iftirayla, hakarete hakaretle cevap vermemesi, alttan alması toplumun her kesiminde sempati uyandırdı. Çığ gibi büyüyen sevgi seli oluştu. Tüm kesimleri, fikri ne olursa olsun, kucaklayıcı tavrıyla herkesin oyunu, sözünü aldı. AKP’nin kendi kaleleri gibi görülen ilçelerin tamamında bile İmamoğlu farkla sandıktan çıktı. Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu süre boyunca hakkında şaibe olmadığı için sürekli saçma sapan hakaretlere uğrayarak algılarla toplum manipüle edilmek istendi. Daha da ileri giderek Binali beyin seçim çalışmasına bizzat ülkenin Cumhurbaşkanı müdahil oldu ve İmamoğlu’nun “SİSİ” olduğunu ifade etti. Konuşmasında İstanbul rakibinin “SİSİ” olduğunu ileri sürdü. Bu durumlar toplumsal vicdanları daha çok yaraladı. Sloganlarından “Fetöcü” çıkarttılar. “Her şey çok güzel olacak” söyleminden türlü türlü senaryolar ürettiler. Dürüstlük imajına kılıf bulunamayınca toplumsal algıyı iftiralarla donattılar. Bunlar da yetmedi. “Kandil destek veriyor” dediler. Hepsinin algılardan ibaret olduğuna bizler farkında olsak bile yandaş kanallar sabah akşam bu iftiralarla seçim süreci yürüttü. Tüm devlet imkânları da bu süreci destekleyerek İmamoğlu’nu “Yunanlı” olmakla itham edecek kadar iftira dozunu aştı. Trabzon üzerinden karalama kampanyaları derken, bu iftiralar sandığa tepki olarak tarihi bir farka yansıdı. 13 bin oy farkından, 806 bin gibi tarihi bir oy farkına katlayarak halkın İmamoğlu’na sahip çıktığı görüldü.
Her şey o güzel sözle umutlandı.
İstanbul’da bir mitingden dönüyordu İmamoğlu. YSK’nın mübarek ramazan ayının ilk gününde aldığı karar, 7’den 77’ye herkesin vicdanlarını yaralamıştı. İmamoğlu bu süre zarfında herkesin yakından tanıma fırsatı bulduğu ve kendisini gönülden sevdiği bir adam oldu. İçtendi. Sıcak ve samimiydi. Halkın ruhuna dokunmayı bildi. Doğal bir yapıya sahipti. Hiç sinirlenmedi. Hiç kızmadı. Bir gün otobüsten el sallarken Berkay çıktı, “Her şey çok güzel olacak Ekrem abi” diyerek bu söylemin sloganlaşmasına vesile oldu. Öyle heyecanlı, öyle yürekten bir haykırıştı ki, milyonlara umut oldu. İmamoğlu halkta karşılık buldukça, hem sağ seçmeni, hem de sol seçmeni bir arada toparladıkça, kenetlendirip kaynaştırınca her türlü iftiralara maruz kaldı. Sakinliğini de hiç bozmadı. Küfüre küfürle karşılık vermedi. “Allah ıslah eylesin” dedi. Hangi partiye gönül vermiş olursa olsun herkesin abisi oluverdi. İstanbul seçimleri sıradan bir seçim olmadı. Anlamak isteyene çok büyük bir ders verdi. 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerde İstanbul’da 13.000 oy farkını beğenmeyip İmamoğlu’nun mazbatasını iptal edenlere İstanbul halkı 23 Haziran pazar günü yenilenen seçimlerde tam 806.430 oyla tarihi bir ders verdi.
Sandıktan bu kez adalet çıktı.
Sandıktan bu kez asalet çıktı.
Sandıktan bu kez haklı olan çıktı.
Sandıktan bu kez doğruluk çıktı.
Sandıktan bu kez meşru sonuç çıktı.
Sandıktan bu kez hakkı yenilen, hak yemeyen adam çıktı. Sandıktan bu kez alçak gönüllülük çıktı. Kibir sandığa gömüldü. Kul hakkı yiyen sistem sandığa gömüldü. İftiralar sandığa gömüldü. Nefret dili sandığa gömüldü. Halkın yarısını terörist olmakla itham eden söylemler, kendinden olmayana “PKK, Fetö” gibi yakıştırmalar sandığa gömüldü. Halk, “Dürüstlük” dedi. “Kul hakkı yiyemezsiniz” dedi. Vicdanlar kenetlendi ve sandıkta cevabını verdi.
Halk, “Her şey çok güzel olsun” dedi.
Meral Akşener’in cesareti, Saadet partisi’nin duruşu da İmamoğlu’nun farkı açmasına en büyük vesilelerden biri oldu. Kendisi de seçim sonuçları açıklandığında tek tek teşekkür ederek tek başıma kazanmadım dedi. Herkes kenetlendi. Seçime günler kala terör örgütü lideri Öcalan’lardan medet umanlar, halkı kandırabileceklerini düşündüler. Bilindik bir laf vardır; “Papaz herzaman pilav yemez!” diye. Durum bu. Haydi İmamoğlu şimdi hizmet zamanı!
Terörist başından “İmdaaaat” dilemek!
Osman Öcalan ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları basına yansıdı. Erdoğan, seçime bir gün kalan devletin kanalı TRT’ye çıkarılan terör örgütü lider kadrosundan Osman Öcalan’ın MİT’in kırmızı bültenle aradığı isimlerden biri olduğunu bilmediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı’nın bundan habersiz olması mümkün müdür? Ne ilginçtir ki, seçime bir gün kala devletin yıllardır aradığını devlet kanalı canlı yayına çıkardı. MİT’in kırmızı bültenle bulamadığını TRT bulmuş!. Bebek katili Abdullah Öcalan’ın kardeşi olan Osman Öcalan seçime saatler kala devlet kanalı TRT’de, AKP’nin Cumhur ittifakı adayı olan Binali Yıldırım’a oy çağrısı yaptığı ifade edilmişti. Halk tokadı vurdu, geçti.
Ali Osman ÖNDER