Bozkurtlar ordusunun hücuma geçtiğinde aylardan Ağustos, günlerden Cuma idi. Yıl ise Binyetmişbir. O tarihten bu yana Ağustos Büyük Türk Milleti için zaferler ayı olmuştur...
1071’de kapısını açtığı Anadolu’nun vatan bütünlüğü yine Ağustos ayında kazanılan Otlukbeli, Çaldıran ve Mercidabık zaferleri ile sağlanmıştır.
Kanuni Belgrad’ı fethedip Balkanlardan sonra Avrupa kapılarını açtığında da aylardan Ağustos idi. Tarihin kaydettiği en kısa meydan savaşlarından biri olan Mohaç’ta Ağustos zaferlermizdendir...
Malazgirt zaferi ile köhnemiş Bizans zihniyetinden kurtardığımız Anadolu toprakları artık Türk Milleti için “vatan” anlamı kazanmış, korumak ve kollamak için her türlü fedakarlıktan çekinilmemiştir. Çünkü “toprakları vatan yapmak için uğrunda ölenler” geri de kalanlara emanet bırakmıştır.
Asırlar boyunca emanete sahip çıkanlara rağmen emperyalistler bu topraklar üzerindeki emellerinden asla vazgeçmemiş, bu toprakları kendilerine “mesele” haline getirmişlerdir. Şark meselesi dedikleri bu planlarının nihayetinde Türklerin Anadolu’dan çıkarılması ve Orta Asya’ya gönderilmesi vardır.
İşte bu planlarını biz yine bir Ağustos ayında bozduk...
Önce Sakarya’da “hattı değil vatan olan bütün sathı” savunmayı hayata geçirdik. Nihayetinde de Büyük Önder Atatürk’ün komutasında Büyük Taarruz ile emperyalistlere vatan nasıl savunulur, nasıl sahip çıkılırı destan yazarak gösterdik.
Gösterdik diyorum. Çünkü o zor dönemlerde eli silah tutan herkes asker, eli silah tutmayanlar ise lojistik destek görevi üstlenmişti. Bu yüzden zafer doğuştan asker olan, milli mücadele için malıyla birlikte canını da ortya koyan milletin zaferidir...
Geçtiğimiz günlerde biri(!) çıktı “30 Ağustos halkın bayramı değildir”deyiverdi. Niyetini açık sözle ifade etse sanırım şunu demek isterdi: “Ben, bu milletin çocuğu değilim. Ben emperyalistlerin maşası olmuş, birileri sayesinde makam ve mevki sahibi olmuş biriyim, bu yüzden bana verilen görevi elimle olmasa da dilimle yerine getirmeye mecburum...”
Dedim ya, emperyalistlerin bu topraklar üzerindeki emelleri var diye...
İşte bu yüzdendir ki, başımızdan terör belaları ve 15 Temmuz gibi hainlikler eksik olmamaktadır, olmayacaktır da...
Ama unutulmasın...
Bu topraklara sahip olmak, vatanlaştırmak için bedelini her zaman ödemesini bilmiş bir milletiz. “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak; eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” anlayışı ile sahip olduğu toprağı vatan bilen bu millet dün, Çanakkale’de, Erzurum’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kocatepe’de ve yakın geçmişteki 15 Temmuz hain kalkışmasında tüm dünyaya vatan sevgisinin ve vatan savunmasının en güzel örneğini vermiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha zaferler ayı Ağustos’un eşsiz kahramanları Sultan Alparslan’ı, Yavuz Sultan Selim’i, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum...
Halkın Bayramı hepimize kutlu olsun. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
