HERKES SUÇLU, BİR ONLAR DEĞİL!

Kilise açarlar, muhalif olana hristiyan derler. PKK ile pazarlık yaparlar, muhalif olana terör ortağı derler. İsrail’e hizmet ederler, muhalif olana yahudi dostu derler. ABD müttefikimiz derler, muhalif olanı ABD dostu gibi anlatırlar. AB’ye girdik diye havai fişeklerle kutlama yaparlar, muhalif olana AB’nin uşağı derler. Öcalan’ı besleyip büyütürler, devleti ayağına gönderirler, muhalif olanı suçlarlar. Çözüm süreci yaparlar, muhalif olanı suçlarlar. Elektriğe, suya, benzine gıdaya zam yaparlar, muhalif olanı suçlarlar. Asgari ücretle geçinilmiyor denilir, muhalif olanı suçlarlar. Ergenekon, Balyoz Ümraniye gibi kumpas davalarının savcısıyız derler, muhalif olanı suçlarlar. Orduyu çökertip devletin kozmik odalarını aratıp ABD’ye teslim ederler, muhalif olanı suçlarlar. Dinlerarası diyalogçu papaz eli öpen Fetöye hocam derler, eteklerine sarılıp referans olurlar, muhalif olanı suçlarlar. Dinlerarası diyalog yaparlar, muhalif olanı suçlarlar. Tecavüz vakaları, cinayetler artar, muhalif olanı suçlarlar. Devlet ve özel hastaneleri ticarethaneye çevirirler muhalif olanı suçlarlar. Terör arttı, şehitler arttı, muhalif olanı suçlamaya devam ediyorlar. Geriye giden hiç bir suç yok yine muhalif olanı suçluyorlar. Cezaevleri tıka basa doldu, taştı, her yer suçlu. Adalet yok, terazi yok, yeni cezaevleri yapılıyor. Kütüphanelere giden yok, açan da yok. Gençler sokaklarda, ilim, bilim yok. Gösteriş, şatafat hep. Tarumar ediliyor ülke git, gide. Kısaca 18 yıldır; Herkes suçlu, herkes terörist, herkes hain, herkes günahkâr bir tek bu ülkeyi 18 yıldır tek başına yöneten siyasi iktidarın temsilcileri masum, bir tek onlar tertemiz, hatasız ve günahsız!.. Haklısınız, tek adamlığı unuttum!.. Sözcü’ye adalet gerek! Muhafazakar diye tabir edilen insanların yoğun yaşadığı Üsküdar Bulgurlu’da bugün bir gazete bayisinden gazete alırken sordum: “En çok hangi gazeteyi satıyorsunuz?” diye. Adam yüzüme bakarak, “SÖZCÜ” dedi. Her gün yalan pompalayan, hiç okunmayan sağ profilli seçmen olarak algılanan vatandaşın dahi para vererek almadığı yandaş, havuz medyası diye tanımlanan gazetelerin hiç birisi satın alınmadan geri iade ediliyor. Peki bu gazetelerin maliyetlerini kim karşılıyor? Niye gerçek manşetleri atamadıkları ortada değil mi? Kendi taraftarları bile okumuyor ama işlerine böyle geliyor demek ki. Medya gücüyle gerçekleri sakla, yalanlarla avut.. Oh ne alâ!.. Peki Bakanlık şikayet makamı mı? Tüketilen ürünlerde büyük sahtekarlık! Özellikle et ürünlerinde domuz ve eşek eti kullanılmış. Bazı çay firmaları çayda boya kullanmış. Piyasadaki yağlar yine öyle. Peynir, süt yine öyle. 2020’nin ilk ayında tüm sahtekar firmalar, restoranlar açıklandı. Şekerden, tuza, çaydan bala, baldan yağa, etten süte kadar yüzlerce bilindik firma, kullandığı ürünlerde hile yapmış. Bu firmalar halkın genel olarak gidip yemek yediği yerler. Ama kimin umrunda? Listeyi Tarım Bakanlığı açıkladı. Bu firmaların bu kadar rahat olması da yasal boşlukların ve dürüstlükten tamamen uzaklaştırılan toplumun varlığından değil midir? Hiç bir şey güvenli değil. Hiç bir şey doğal değil, her şey sahte ve ithal!. Harama alıştırılan bünyeler asla sağlıklı düşünemezler. Din zihniyete göre mi şekilleniyor? Diyanet İşleri Başkanlığı TOKİ’den alınan daire - konutlar için devlet bankalarından kullanılan kredinin “Faizi caizdir!” fetvası verdiği basında yer aldı. Bu skandal fetvayı veren Diyanet’in sadece 2018 yılı faiz gelirinin ise ifade edilenlere göre; 2 milyon 109 bin 76 TL olduğu yönündeydi. Diyanet’in zaten kamuyounda yer alan bilgilere göre faizden bir gelir elde ettiği apaçık görülüyor. Diyanet’in yıllık faiz gelir oranları Sayıştay raporlarında yer aldığı çokca tartışılmıştı. Bindik bir alamete gidiyoruz topyekün kıyamete!. Demirel’in bir anısını anlattı! 55- 60 yaşında birisi anlatmıştı... Şimdi olsa Silivri’de 10 yıl yatar. Demirel’e bir gün vatandaşın birisi, “Pezevenk” demiş. Danışmanı da Demirel’e, “Efendim bu kişiye dava açalım mı, böyle bir hakaret etmiş size” dediklerinde Demirel, “Kim bilir ne puştluk yaptık ki gerek yok” demiş. Demirel’in buna rağmen vatandaşına açtığı hiç bir dava yok. Hapis cezası alan, para cezası alan hiç yok. Hatta dönemin Cırcır dergisi Demirel’e dansöz kıyafeti giydirip derginin kapak manşeti yapmıştı. Şimdi “Ülkede her şey kötüye gidiyor” deyip belgeleri paylaşana hem para cezası, hem de hapis cezası kesiyorlar. iddiaya göre; Hakimler şu anda girdikleri davalarda öncelik olarak hükümeti eleştirenlere bakıyor ve para cezası kesmek için yeni bir rant borsası oluşturdukları yönünde. Adliyelere gelen listede önceliğin bunlar olduğu ileri sürülüyor. Yazılanlar, ifade edilenler eleştiri dahi olsa suç kategorisindeymiş!