2020 yılı insanlık için pek de hayra yorulmayan bir yıl olarak tarihe geçmeye namzet olsa da milletimiz için güzel tesadüfleri de içinde barındırdı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile Kadir gecesini birlikte idrak etmiştik. Bu kez de Mevlid Kandili ile Cumhuriyet Bayramını birlikte kutluyoruz.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Yüce Peygamberimizin doğum gününü ve İslam âleminin kandilini kutluyor, O’nu anlamaya ve hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Genç Türkiye Cumhuriyeti 97 yaşında…
Genç diyorum, çünkü 97 yıl insan ömrü için uzun bir süre gibi görünse de tarihte asırlık devletler kurmuş bir milletin devleti için henüz gençlik yıllarıdır. Hatta yolun başı sayılır.
Gururla 97. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyetimiz bugünlere kolay ulaşmadı…
Şairin: “Kalk yiğidim yine dağ başını duman aldı, Parçalandı bir kıtanın toprakları
Aslan payını aslan olmayan aldı.” diye haykırdığı günlerden geldik bu günlere…
Seferberliklerden, dolup dolup boşalan kışlalardan, kıtlıklardan, gidilip dönülmeyen yerlerden, aziz milletimize biçilen kefenleri yırtarak geldik bu günlere…
Yolsuz, okulsuz, ilaçsız, ışıksız zamanları aşıp geldik bu günlere…
Velhasıl bu vatan kimin sorusuna en güzel cevabı vererek geldik bu günlerimize…
Manisalı Mehmet efesiyle, Erzurumlu Nene hatunuyla, Antepli Şahiniyle, Nevşehirli Yusuf onbaşıyla yurt müdafaası nasıl yapılır dosta düşmana göstererek geldik bu günlere…
O günlerde nasıl bir ve beraber olmuşsak, bu gün de yarın da aynı birlik ve beraberlik ruhuyla sahip çıkmalıyız vatana, devlete ve cumhuriyete…
Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de birliğimizi, dirliğimizi ve saadetimizi çekemeyen şer güçler ellerinden geleni arkalarına koymamaktadır. Her ağacın kurdunun özünden olduğu gerçeğini iyi bilenler, bizi bize düşürmek için içimizden hainler peydah ediyorlar. Çağdaş bir toplum olma yolundaki koşumuza çelmeler takmak istiyorlar. Bu hedeflerine ulaşmak için bizi hedefsiz ve hafızasız bırakmak istiyorlar.
Biliyorlar ki, hafızası olmayanın hedefi de olmaz...
Devlet kurmanın timsali olan Türk milletinin kurduğu bu devlet sadece 97 yıllık bir fidandan ibaret değildir. Adı değişerek ama birbirinin devamı mahiyetinde binlerce yıllık bir devlet geleneğinin zirvesidir cumhuriyet…
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Milet temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir.
Cumhuriyet; kimsesizlerin kimsesi, Nene Hatunların, Sütçü İmamların, Hasan Tahsinlerin sesidir.
Cumhuriyet laikliktir, din temiz duygular içinde kalbimizde yaşasın diye. Kimse kirli siyasete alet etmesin diye.
Cumhuriyet bir halkın özlemidir. Artık savaşlardan yorulmuş, yoksul ve viran kalmış ülkesinde barış ve huzur olsun diye.
Cumhuriyet emektir alın terinden akan. Namusuyla kazançtır hiç kimseye el açmadan.
Cumhuriyet ilimdir, fendir. Bu yüzden Atatürk “bir gün söylediklerim bilime aykırı düşerse bilimi seçin” der.
Cumhuriyet aydınlanmanın adıdır, 97 yıl önce yakılan bir meşaledir.
Yüzbinlerce şehit verilerek yakılan bu meşaleyi koruyacak ve yaşatacak olanda bizleriz. Mehmet Akif’in “Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” dediği gibi bir millet olabilirsek, bu toplu vuran yürekler ülkemizin teminatı haline gelecektir.
Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyetini kurup bizlere armağan eden başta M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını ile Cumhuriyetimizi korumak için canlarını feda eden şehitlerimizi saygıyla anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum.
Ek alanı
