Merhabalar sevgili okuyucularım. Yaklaşık 3 haftadan sonra yine birlikteyiz. Bu haftaki köşe yazımda sizlere yazmadığım süre boyunca Manisa’da geçirdiğim günlerimden bahsetmek istiyorum.
Manisa suyu, doğası ve samimi insanıyla bir başka memleket. Hangi kapıya gitseniz bir güleryüz hakim. Her kapıda Anadolu’nun güzelliğini hissediyorsunuz mutlaka. Bir parkta çay içiyorsunuz taptaze. Ekmek alıyorsunuz mis gibi ekşi maya kokusu. Manisa’da gençler cafe de. Orta yaşlı ve ileri yaşlar ise bol miktarda bulunan kahvehanelerde. Esnafını çok beğendim. Manisa çarşısı görülmeye değer. Her şeyi bulabilmek mümkün. Askerlik anılarının yaşandığı bir il aynı zamanda Manisa. Ecdadın ilk göz ağrılarından. Batısında batı kışla. Doğusunda doğu kışla şehrin üzerinde ise Spil dağları. Eteklerinde ise kalın dev çam ormanları. Zeytin başta olmak üzere nar ağaçları, limon, üzüm ve daha bir çok besin kaynağının yetiştirildiği tarımsal verimi bereketli ve yüksek bir şehir Manisa. Sanayisi oldukça gelişmiş. Kısa sürede bir güzel kafa dinledim doğanın içinde. Kitap okudum. Yürüyüş yaptım. Bol bol oksijen depoladım. Farklı bir hava teneffüs ederek bambaşka duyguları da yaşamış oldum. Manisa’da dolu dolu tam 18 gün geçirdim. Şehzadeler şehri Manisa’ya çok ısındım ve ömrümde bir anı olarak kalacak hep Manisa. Özellikle kurduğum dostluklar, bitmeyen samimi muhabbetler, ayrılırken hüzne bıraktı yerini. Yemekte, çayda, her şeyde, her alanda tanıdığım üç güzel insanı unutmam hiç ama hiç mümkün değil. Bunlardan biri benim manevi yönümü boş bırakmayan, doyurucu bilgileri ve samimi duygularıyla bana dolu dolu güzel günler yaşatan kıymetli dostum Üzeyir ŞENER. Mülayim, mütevazı, saygılı bir o kadar da ahlâk sahibi. En çok ona yük oldum. Manisa’da bana en büyük morali, en önemli desteği ve umudu yitirmemeyi öğütleyen güzel bir insan. Allah bana işte böyle üç güzel insan kazandırdı. Diğeri ise Ali YILMAZ. Kahrımı çekti. Telefonsuz günlerimde iletişim aracım oldu adeta. Çay depomuz. Mutluluk iksirimiz. Her fırsatta yokluğunu hissettiğim ama bir an olsun ayrılmadığımız güzel yürekli bir dost. İsmail KARADAĞ’ı unutmak mümkün mü? Hepsinin yeri bende ayrı ayrı önem taşıyor. Ve Ali ŞAHİN. Enerji dolu. Hem gülüyor, hem güldürüyordu. Her an beraberdik. En renkli kişilerden birisiydi. Hepsinin ayrı ayrı güzellikleri var. İlk fırsatta özledim üçünü de. En güzeli de hepimizin İstanbul’da yaşıyor olması. Her fırsatta gözlerimiz birbirimizi arardı. Biri diğerini hiç bırakmadı. Dostluğu tattık.
Anlatacak o kadar anılarım var ki..
Kısacık günlerde kocaman duygular biriktirdim. Çok şeyi kazandık.
Çok şeyi öğrendik kısa sürede..
Yalnızlığı, sevgiyi, özlemi, hasreti..
Son mahkemem nihayet bitti!
Gündeme ilişkin yazılarım sebebiyle devam eden mahkemelerim şimdilik sona erdi. Son mahkemem yaklaşık 2,5 yıldır devam eden AKP milletvekili olan eski Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın açtığı dava 4. Celse de sonuçlandı. Duruşmanın 4. Celsesine katılamadım. Avukatım Vergül Hanım takip etti. Aynı konudan 3 ayrı maddenin ikisine beraat kararı, bir maddeye ise 7.500 TL para cezası kesildiğini öğrendim. Hangi gerekçe ile bu ceza kesildi henüz inceleme fırsatım olmasa da Vergül hanım kesilen cezaya adıma itirazını yaptı. Kendisine bu vesileyle teşekkür ederim. “Ne şiş yansın ne kebap!..” Kesilen para cezasından ötürü davaya bakan Hakime hanımı adaletinden! ötürü kutluyorum. Adalete susattınız bizi..

Ali Osman ÖNDER