NİMET DEĞİL BÜYÜK TEHLİKE!

Rant uğruna kesilen ağaçlar, katledilen ormanlar ülkemizin doğal yapısının ciddi boyutta bozulmasına en büyük sebep ve etkendir. Yetişmiş bir ağaç günde 17 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşılıyor ve 22.5 kilogram kadar karbondioksit yok ediyor. Sel, erozyon, toprak kayması gibi afetlerin de önüne kolayca geçebiliyor. Doğadaki bu denge yaşanabilecek afetlerin daha da az rastlanılır olmasına katkı sunmaktadır. İnsanoğlunun yaşamını sağlıklı bir şekilde ikame ettirip sürdürülebilmesi doğal dengeyi muhafaza etmesinden geçmektedir. Toprak üstünde yaşayan canlıların yok olması, ağaçların, çiçeklerin, böceklerin, kuşların tertemiz kalabilmesi doyumsuz insan varlığının olduğu coğrafyamızda imkansız gibi bir şey. Göz doymazlığın, beton savaşlarının arasında kaybolan sadece canlı türleri değil, bu silahsız savaşların arasında duygularımız, var olan değerlerimiz, kardeşliğimiz, komşuluğumuz en önemlisi ise yitip giden insanlığımız da sür’atle kaybolup gidiyor. Gün geçmiyor ki, hiç kötü şeyler duymayalım. Her geçen gün bir iyilik daha aramızdan ayrılıyor, kalkıp gidiyor. “Bir ülke nasıl yaşanılmaz hale getirilir?” İşte verilen bu ihanet sorusunun cevabı tam da budur. Son günlerde bazı gazetelerde dikkatimi çeken bir haberdi; Sinop Nükleer santral için kesilen ağaçlar konusu. Şu ana kadar 700.000 civarında ağaç kıyımı, orman katliamı yaşanmış. Şayet önlem alınmaz ise bu kıyımın devam edeceği yönünde. Bu sadece Sinop’un geleceğini değil aynı zamanda ülkenin de geleceğini tehlikeye sürüklemek için büyük bir nedendir. Ormanların katledilmesi hem Sinop ve çevresinin iklimini, hem de Sinop ve çevresinin tarımına, toprağına, yeşiline, mavisine, turizmine büyük darbe vuracaktır. Adına Nükleer enerji denilse de benim nazarımda küçük bir sızıntının hayat karartacak en büyük bombasıdır! Sinop ilini temsil eden sivil toplum kuruluşları bu konuda çok duyarsızlar!.. Hatta hiç umurlarında bile değil.. İkinci Sarıkamış mı Tunceli! İki askerimizin donarak şehit olmasıyla sarsıldı tüm Türkiye. Hem de bu çağda. Bir şey dikkatimi çekti. “Operasyona çıkan” deniliyor. Peki;Operasyona sadece donan iki askerimiz mi çıkarıldı? Diğerleri neredeydi? Donana kadar hiç bir Allah’ın kulu merak etmemiş mi? Bu işte mantığa ters gelen şeyler de var. Ve şu da var; Yıllardır eksi bilmem kaç derecelerde operasyona gidiliyor. Hiç donarak şehit olanı ülke olarak tarih boyunca ben duymadım. Yokluk dönemleri de dahil. Sarıkamış faciası hariç. Hava şartları da günler öncesinden mutlaka bilinir olması lazım. Her iki askerde bu koşullarda eğitimli birer uzman. İnşaAllah aklıma gelen şeyler gibi değildir. Kafamda soru üstüne soru kaynıyor. Ruhları şad olsun. Bu konu örtülmemeli, takip edilmelidir. Yaşlandık desenize! Gelen mesajlardan anladım bir yaş daha yaşlandığımı. Meğer dün doğduğum günmüş. Ömür dediğin nedir ki? Gelip geçiyor, akıp gidiyor. Yaşam gayemiz, hayırlı ve güzel bir ömrün olmasıdır. Allah hepimize hayırlı, sağlıklı ömürler versin. Mesajların çoğuna dönemedim. Gerek sosyal medyadan, gerekse telefondan mesaj atan, arayan, soran herkese çok teşekkür ederim. Güzel bir duyguymuş unutulmamak. İyi ki varsınız.ali osman önder ile ilgili görsel sonucu