ÖMER FAİZ EFENDİ HAKLIYMIŞ!

Avrupa’yı ziyaret eden ilk ve son padişah olan Abdülaziz’in 1867 yılındaki bu gezisi 47 gün sürer. Avrupa’da geçen günler heyettekiler için heyecan vericidir. Heyette yer alan Hafız Ömer Faiz Efendi son derece samimi,cesur, açık sözlü biridir. Dönüşte Sadrazam ve paşaların da yer aldığı bir toplantıda Avrupa seferi ve “Batı’nın nesini alalım...” konusu tartışılırken Ömer Faiz Efendi söze: “Paşa hazretleri bu memleketlerden her şeyi alalım, hatta Müslümanlığı bile alalım,” diye girer... Sadrazam dahil herkesi şaşırtan sözlerine Faiz Efendi şöyle devam eder: “Evet Paşa hazretleri, evet efendimiz. Müslümanlığı da bu memleketlerden alalım, çünkü onlar ilim irfan medeniyet çalışkanlık, adalet, müsavatları ile Müslümanlığın asıl emirlerini Hristiyan oldukları halde tatbik ediyorlar, yani bilmeden hidayete mazhar olmuşlar... Cehaleti bırakıp ilmi, iptidailiği bırakıp medeniyeti, tembelliği bırakıp çalışkanlığı, el emeği biçareliğini bırakıp makineyi, şehirlerde ve köylerde pisliği bırakıp temizliği, üfürüğü bırakıp ilacı, deveyi bırakıp treni, yelkeni bırakıp uskurlu gemiyi alır, kadın erkeğimizle birlikte hem dinin hem devletimizin bekasını ve izzü şan ile devamını temin ederiz.” Ömer Faiz Efendi’nin haklılığı aradan asırlar geçmesine rağmen George Washington Üniversitesinden Prof. Rehman ve Prof. Askari adlı iki bilim adamının yaptığı bilimsel çalışma ile kanıtlanmış oldu. Yazarlar, “doğrudan Kur’an’a müracaat” yöntemine göre yaptıkları çalışma neticesinde İslâm’ın, ahlaki değerleri temel alan,eşitliğe dayalı liberal bir sistem öngördüğü sonucuna ulaşmış. Buna göre İslâmî öğreti,“iktisadi adalet ve sürdürülebilir büyüme,yaygın refah ve istihdam” gibi temel ilkelere dayandırılır. Bu ilkelerden hareketle “toplumun tüm üyelerine eşit iktisadi fırsatlar,adalet, mülkiyet haklarının korunması,çalışmak isteyen herkese istihdam imkânlarının oluşturulması, eşit eğitim hakkının temini, yoksulluğun önlenmesi ve temel ihtiyaçların karşılanması, vergilerin verimli kullanılması, tabii kaynakların ölçülü kullanılması, yolsuzluğun önlenmesi” gibi 12 adet iktisadi kıstas belirlenmiş. İlaveten benzer şekilde, “Kanuni ve idari, insani ve siyasi haklar, uluslararası ilişkiler” gibi ana başlıklar altında da benzer değerlendirme ölçütleri geliştirmişler. Sonuç itibariyle yazarlar,hâlihazırda yürürlükte olan Batı merkezli hâkim küresel medeniyetin “gelişmiş ekonominin göstergeleri” olarak sunduğu ölçüler ile diğer siyasi ve hukuki değerleri Kur’an-ı Kerim’in iktisadî ve idari ilkeleri diye takdim etmiş. Görünüşe göre, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun bütün ülkelerin, ancak bu “İslâmî” ilkelerle ilerleyebileceği iddiasındalar. Müslüman ülkelerin temel sorununun bahsi geçen prensiplerden uzaklaşmak olduğu tespitini yapan yazarlar, Batı’nın başarıyla uyguladığı bahsi geçen ilke ve kıstaslar yerine getirildiğinde onların da hem gelişeceklerini hem de Kur’an’ın hedeflerini gerçekleştirmiş ve İslâm’ın gereklerini yerine getirmiş olacaklarını ihsas ediyor. Araştırma sonuçları Ömer Faiz Efendi’yi haklı çıkarıyor: Şaşırtıcı bir şekilde Yeni Zelanda, Lüksemburg ve İrlanda ilk üç sırayı paylaşırken İsveç, Danimarka, İngiltere,Norveç gibi Batılı ülkeler, İslâmîlik konusunda bize fark atıyorlar. Sıralaması en iyi olan 39. sıradaki Malezya. Türkiye 103, Suudi Arabistan ise 131. sırada. Ömer Faiz Efendi’nin tespitinin benzerini aradan yıllar geçtikten sonra gittiği Berlin’den döndükten sonra İstiklal şairimiz Mehmet Akif’te yapmıştır. Kendisine benzer yönlerimiz olup olmadığı sorulduğunda cevabı kısa ve net olmuştur: “İşleri var dinimiz gibi,dinleri var işimiz gibi.” Ömer Faiz Efendi ve araştırmacı yazarların tespitinin iman ve ibadet konusu dışında günlük ve ekonomik hayatla ilgili olduğunu belirterek yazımı sonlandırıyorum. Yorum sizin...