Gelin bu gün bir sendika bir dernek kuralım...
Kurumsal kimliği olan ya da bizden olmadığını düşündüğümüz kimliklere yeni kimlikler ekleyerek çoğaltalım...
Yardımlaşma ve dayanışma derneklerinin benzerlerini kimlik veren etiket yapan cüsselere giydirelim..
2002’den bu tarafa sendika savaşları vardı. İktidarla birlilkte kurulan ve hızla çoğalan sendikalar liyakata bakmaksızın ‘bendensin’ diyerek koltuk ikram edilen bir çok yönetici ....
Başka sendika üyelerini ezmesi, mağdur etmesi, demokratik haklarını kullanımın engelledikleri zaman zaman gazetelere yansımış basının diline düşmüştür. Sendikalar siyasi partilere direk ya da endirekt bağlantıları sebebi ile sürekli gündemimizde yer almış özellikle kurumlardaki yöneticilerin bu sendikalarda üye olması eleştirilmiştir.
İşte bu gün ülke gündemine yargının sivil ayağı olan güçlü baro yapısının; sendikalaşan, farklı kimliklere bürünme, etniksel, dinsel ve siyasi tercihi ortaya saçılmış bir baro yapıya dönüşmesi ihtimalinin kime faydası olacaktır? Bu gün kontrol etmeye çalıştığınız yapı yarın daha çok ayrıştmanın, yeni tartışmaların odağına oturduğunda asıl tehlike o zaman nüksedecektir.
Bu gün verilen bir çok yargı kararı tartışmaların odağındayken savunma hakkını kullananların kendi müvekkiline dönerek; “sen haklısın lakin bu iktidar partisinin avukatı olduğu için kazandı. Hakim de savcı da o baroya yakın’ cümleleri duyduğumuzda zedelenen sadece savunma değil sıkıntılı bir süreç geçiren yargı da bundan nasibini alacaktır.
Bu gün her sözünde ihanetten söz eden iktidar mensupları yarın ya da bir başka iktidarın ortaya çıkartacağı çoklu baro sisteminde kürt barosu, alevi barosu, hemşehrilik baroları istemeye kalktığında ortaya çıkacak vahim sonuçlar nasıl engelenecektir?
Savunma sisteminde bu gün sadece bir baro ile temsil edilen avukatlar yarın devlet işleyişinde görevlendirmelerde hukuk sistemimizde yeni yaraların yeni tartışmaların merkezine oturmak üzeredir.
Bu gün savunma sadece kendisi için değil hukukun zedelenmemesi, eşit savunma hakkının sunulması, kararların baroların etkisi altına girmemesi, etnik ya da başka sebeplerle Türkiye de savunma hukukunun renginin ortaya dökülmemesi adına tek baro ile bölünmeden yolunda devam etmesi oldukça önemlidir.
Kurumsal kimliğe bürünmüş belge verme yetkisine sahip bir kurumun çeşitli sebeplerle siyasetin gölgesine ,itilmesi bu yönde algılanması ülkede savunma hukukunun(avukatların) kaybedilen davalarında vatandaşa sebep, avukata malzeme olareak kullanılmasının önü açılacaktır.
Bu gün alınan bir çok kararın eleştiriye uğradığı kürsüde oturan hakimin, iddianameyi hazırlayan savcının davranışına göre sebep sonuç ilişkisinin masaya yatrırıldığı, irdelendiği bir ortamda ülkeyi savunmasız bırakacak, her kafadan ses çıkacak çoklu baro ancak yasaları uygulayan hakim ve savcıların elini daha da bağlayacaktır.
Bu ülkede birlikler denetlenmeli, fiyatları kontrol edilmeli, devletin düzenleyici vasfı kullanılarak vatandaşı mağdur etmeyecek önlemler alınmalıdır...
Ama bu önlemler siyasi kaygılar, muhalefet edilmesin, bize engel çıkartmasınlar denilerek yapılırsa gidişat ülke adına kaygı verici hale gelir.
Bu gün kendilerini halk tarafından vaz geçilmez sananlar yarın halkın desteğini kaybettiğinde büyük yanlış yaptıklarını anlasalar bile açılan yol herkes için kullanılabilir hale gelecektir.
Mesele açılan yolun devlet adına millet adına kazandıracakları olmalıdır.
Görünen o ki inat uğruna yapılan, ‘ben yaptım oldu’ mantığının hüküm sürdüğü bu anlayış maalesef ülkede yeni tartışmaları uzun müddet daha ülke gündeminde tutacaktır...
Bu ülkede gündem olması gereken ekonomi; konuşmalara,sosyal medya mesajlarına, çıkan yasalar yurtdışı politikalarına, iktidar - muhalefet çekişmesine, sert söylemler arasında kaybolup giden değerlere kurban giden medyaya rağmen halk cebinden çıkana, ekonomik sıkıntının yarattığı travmayla boğuşmaya devam ediyor..
Size birileri baroları tartıştırırken, sosyal medyayı yasaklamak için girişimde bulunurken, ülkede muhalefet eden yayın yapan televizyon kanalları kapanırken bize düşen savunma ile iktidar gücü arasındaki bu kavgada vatandaşa düşünmeden sorgulamadan izlemek düştü. Tek perde, tek celse savunma bitmiştir! Hüküm seçime kalmıştır..