ŞEB-İ ARUS

Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” demektir. Mevlana ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaradana Kavuşma” (Düğün Günü-Gecesi) saymıştır, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der. Ölüm Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar. Bir başka ifadeyle ölüm “cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”. Azeri asıllı Fransız Türkolog İrene Melikoff’un “eserlerini dünya milletleri kendi dillerine çevirip okusalar, dünyada kötülük, harp, kin, nefret diye bir şey kalmaz” dediği Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vuslatının 745. yıldönümündeyiz. Horasan’da doğup düştüğü gerçek aşkın peşinden Anadolu’ya gelmiştir. Anadolu’nun manevi mimarlarından olan Mevlana, kendi döneminde yaşantısıyla vuslatından sonra ise eserlerinde verdiği mesajlarıyla insanların düşünce dünyasını zenginleştirip yeni ufuklar açılmasına vesile olmuştur. Anadolu’nun Moğollar tarafından yakılıp yıkıldığı günlerde adeta bir toplum mühendisliği yapan Mevlana korku ve endişe içindeki halka moral ve sevgi aşılamıştır. O’nun insanlığa verdiği en büyük mesajlar aşk, sevgi ve birliktir. Bu yönüyle günümüze kadar gönülleri tutuşturan bir od olan Mevlana bundan sonra da etkisini gösterecek eserleriyle artık nerdeyse tüm dünyanın rehberi olmuş durumdadır. Şu anda Avrupa’nın birçok ülkesinde eseri olan Mesnevi okunmakta, sema gösterileri düzenlenmektedir. Arayış içerisindeki Batılılar Mevlana ile huzur bulmaktadırlar. Mevlana’nın çekim gücü insanları çekmeye devam etmektedir. Batı da olduğu gibi, İran’da, Suriye’de, Pakistan’da, Afganistan’da Hz. Mevlana’nın eserleri okunmakta ve yaşam biçimi kabul görmektedir. “Zaten iyilik aradı mı insanda kötülük kalmaz ki” diyen Mevlana’ya göre sevgi ve hoşgörü insanlık vasıflarındandır. “Ben, İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım. (Yoksa) hapishane nerede, ben nerede? Kimin malını çalmışım?” dizelerinin sahibi Mevlana’ya göre dünya hayatı ancak insanlara faydası dokunacak işlerle anlam kazanmaktadır. İnsanlarda kusur aramayan Mevlana’ya göre, “ayıpsız dost arayan dostsuz kalacaktır.” Engin hoşgörü anlayışıyla farklı dil, din, inanç, meslek ve zümreye mensup her insanı dışlamadan, onların farklılıklarına saygı göstererek ve onlarla daima diyalog içinde kalarak yaşamaya gayret gösteren Mevlana bu anlayışını şu dizeleriyle dile getirmektedir: “Seviyoruz ve hayatımızın iyiliği bu yüzden, İnanıyoruz ve yaşantımızın güzelliği bu yüzden” Ahlakı, ilmi, hikmeti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki, davranışları ve her şeyi ile yüceliği öğreten Mevlana adeta aşkın ve aklın zirvesidir. Bu donanımı sayesinde tek başına bir hayat düzeni inşa etmiştir. “İnsan yaratılmışların en şereflisidir” anlayışıyla dil, din ve renk ayrımı yapmadan herkesi kucaklamış ve şöyle seslenmiştir tüm insanlığa: “Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.” Ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde, insanlığa ahlak, din, ve ilim yolunda heyecan katan bu büyük veliyi rahmetle yad ederken yazımı yine kıyamete kadar değerini kaybetmeyecek olan O’nun mesajıyla bitiriyorum: “Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” ,erdemin penceresi ile ilgili görsel sonucu