William James’in Çok güzel bir sözü vardır; “Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiçbir yalan yoktur”…
Bugün bu ülkede askıda ekmek kampanyası düzenleyip ekonomi tıkırında diyorsa ortak…
Kuru ekmek yiyebiliyorsa aç değildir diyorsa iktidar…
Kendinde olana sahip çıkıp karşıdakine vitrindeki manken diyorsa cumhurun başı…
Demokrasi anayasada, hukuk sözlerde, vatandaş ise arada kalıp kutuplaşıyorsa, dil pabuç, ayaklar baş olmuş, millet aç dolaşıyorsa…
Milliyetçilikle dış politika, din ile insan vuruluyorsa, söz ile siyaset, hamaset ile gelecek kuruluyorsa….
İstatistik rakamları enflasyon yok diyor, market üstüne bindirip manav artan fiyatlardan şikayet ediyorsa….
Çiftçi kazanamıyorum, esnaf batıyorum diyorsa…
Ve hala insanlar oy verip sandık patlatıyor, demokrasiyi tek adama mahkum ediyorsa…
Ya toplum yanlış anlıyor ya da işine öyle geliyor...
Maalesef toplumumuz tam bir ayrışma noktasına gelmiştir.
Gelişmiş batı ülkelerinde siyasi partiler düşünceleri ve fikirleri yaşarken ülkemizde toplum başkanlık sistemine geçiş sonrası tamamen kutuplaşmış doğru yalan olmuş yalan doğru ile yarışır olmuştur.
Siyasi partiler; ülkenin ekonomik düzenini, toplumun refah düzeyini konuşarak; anayasal güvence ile toplumun gelişimine katkı sunan demokrasinin en önemli kurumlarıdır.
Ama bugün ülkemizde bir kesime ‘HAİN’ damgası vurmak ya da kendi siyasi çıkarları için toplumun tamamen kutuplara ayrılmasını sağlayarak, kavgadan, gürültüden ve kaostan beslenmesine yardımcı olacak söylem ve görüşler daha öne çıkmıştır.
Oysa geçinemeyen halk kitleleri, ürettiğini pazarlayamayan ve masrafını karşılamakta zorlanan çiftçi, maaşı enflasyon karşısında eriyen memur ve işçi sürekli değişen gündem karşısında kendi derdini unutmuş ya da unutturmuşa benziyor….
Yeni bir yıla girerken artan enflasyonu, emekliye ve memura verilen zammı, asgari ücreti, esnafın Bağ kur derdini, işverenin hem sigorta ve işçi ücretleriyle artan maliyetinin konuşulacağı bir dönemde; yine filmin başına döndük türban, darbe!!!!????…
Ne sihirli kelime!
Her şeyin üstünü bir anda örttü.
Fikri Sağlar umarım yarattığı bu sorundan memnundur(!?)Ama yanlış yapmış ve ayrımcı bir dil kullanmıştır.
Bazen derlerdi de inanmazdım. “CHP’nin iktidar olmak gibi bir derdi yok…”
Var efendim var.
Varda kurtulamadık şu illetten; dilimizi tutamayıp, sorumlu olmadığı halde sorumluymuş gibi demeç vermek derdinden. Üstümüze vazife olmayan işler hakkında konuşmaktan.
Ama CHP ve Millet ittifakı iktidarın en büyük ortağıdır. Bloklaşmış Türkiye de bir bloğun en güçlü temsilcisidir.
Yandaş kanallar arayıp buluyor. Nerede eskide kalmış, bu gün CHP delegesinin tercihinin dışında duran ama CHP ile ismi özdeşleşmiş isimlerin küçük hesaplar uğruna televizyonlarda boy gösterme sevdasından.. .
Sağlar CHP’de bu gün herhangi bir konumda olmayan CHP yönetiminde bulunmaya n parti adına konuşma yetkisi olmayan bir isim olmasına karşılık onun konuşmalarına odaklananlar, yetkili olup konuşan iktidar sözcülerinin söylemlerine hiç kulak kabartmıyorlar…
Oysa Fikri Sağlar’ın sözü kadar konuşulması gereken cumhurbaşkanının bir partinin seçilmiş üyelerine ‘ aynı başörtüyü takıp CHP boyu gösterenlere ‘vitrin mankeni’ diyecek kadar kendini kaybetmiş olması da ciddi biçimde eleştirilmelidir.
Kılıçdaroğlu’nun Sağlar’ın sözünü kabul etmediğini yanlış bulduğunu beyan ettiği gibi milletvekilleri de cumhurbaşkanının sözlerinin yanlış olduğunu haykırabilmelidir.
Ama görülen o ki; yanlışta doğru bulanlar yanlışa yanlış demekten çoktan uzaklaşmışlar…
Ne diyelim ülke de siyasetçilerin anlattıkları kadar anlayan, dinlediği ve gördüğü kadar yorumlayan din pazarlayıp, milliyetçilik anlatan açlıkla terbiye edilip ekmekle tehdit edilenlerin ülkesi olur ise işte o zaman korkulan başa gelmiş demektir.
Biz korkuların değil fikirlerini söyleyen, söylerken hakaret etmeyen, toplumun değerlerine hürmet eden ama aynı saygı da görmek isteyen nesiller oluşturmadıkça gelecek kaygı vericidir.
Siyaset yapanların ve de yönetenlerin demokrasi de birleşeceği Sadi’nin bir sözü; “olgun bir adamı dost edinmek isterseniz eleştirin, basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin” …
Bu söz geleceğe giden yolda haberci, siyasette ise fikirlere aracıdır…
Basit mi olacağız methiye düzerek kendi fikrimizi beyan etmekten sorgulamaktan uzak mı kalacağız!!!…
Eleştirenler bu gün iktidar yarın ise muhalefet olabilir.
Asıl olan sorgulayacak kadar bilgi sahibi olmaktır…