SÖZ KONUSU VATANSA

15 Temmuz 2016’da, Türkiye siyasi tarihinin en ağır saldırısı yaşandı… Tarih yazan milletimiz, Anadolu’daki bin yılı boyunca hiç tanık olmadığı, en alçak ihanet girişimi ile karşı karşıya kaldı. Terör Örgütü FETÖ üzerinden ülkemize açık bir saldırı yapıldı. Sinsice yıllar boyunca devlet içine yerleştirilen bir terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti’ni rehin almaya çalıştı. Amaçları devleti işlemez hale getirmek, ardından milleti birbirine kırdırmak ve Türkiye’yi parçalamaktı. Türkiye, darbe görünümlü işgal ve iç savaş senaryosu ile yüz yüze kaldı. O gece tanklar kışlalardan çıkmış, ordu içindeki vatan hainleri sokaklara salınmış, köprüler tutulmuş, ülkenin Cumhurbaşkanı için suikastçılar gönderilmiş, binlerce kişilik infaz listeleri hazırlanmış, on binlerce insan için toplama kampları belirlenmişti. Milletin Meclisi bombalanmış, sivil insanlar tanklarla ezilmiş, sokakta insanlar kurşun yağmuruna tutulmuş, bir katliam başlatılmıştı. Ama onların hesap edemediği bir mucize gerçekleşti. Milletimiz birkaç saat içinde vatan ekseninde birleşti. Türkiye’nin her köşesinde yüz binler sokaklara aktı. Kitleler tanklara, kurşunlara karşı yürüdü. Yaşlılar, gençler, kadınlar kurşunlara meydan okuyor, tarih değiştiriyordu. Millet Çanakkale ruhu ile yeniden ayağa kalkmıştı. Darbeciler de, onları yöneten küresel efendileri de şoktaydı. Tarih boyunca bağımsızlığı için her türlü fedakârlığı yapmış bir millet olarak yine sahnedeydik. Hem de Dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde… Tankı durdurmak için egzozuna tişörtünü tıkayanlar, tarlada ki mahsulünü uçaklar kalkmasın diye yakanlar, motosikleti ile tank kovalayanlar, çocuğuna kızdığında kullandığı terlikle öfkesini tanktan çıkaranlar gibi sadece ve sadece devletine ve vatanına bağlılık duygusu ile hareket edip olmazı başaranlar vardı sahne de. Hainliğe karşı duruş sergileyip jetinin deposunu boşaltanlar, Peygamber ocağı bildiği kışladan hainler çıkamasın diye kamyonlarını ile kapıları kapayanlar, elinden bir şey gelmeyip dilinde dua ile yakaranlar olduğu gibi hainlere karşı halis duygularla demir gibi eğilmeden can verenler vardı sahne de… Kısacası Darbe ve işgale karşı bir devrim gerçekleşiyor, bir destan yazılıyordu. O gece, yüz yılın mücadelesi birkaç saate sığdırıldı. O gece bütün Türkiye’de; salalarla kendine gelen, ezanla dirilen, dualarla korunan bir millet vardı. O gecenin sabahında güneş, yine hür ve bağımsız Türk Milletinin üzerine doğdu. O güneşin doğacağı gece vatanın toprağına düşen yıldızlardan belliydi. Aradan geçen yıllar malum hain örgüt ile mücadele konusunu tartışmalı hale getirmiş olsa bile milletimizin her neferi vatanına bayrağına ve devletine karşı hala aynı duygu ve düşünceler içinde. Gerekirse aynı fedakârlığı yapmaktan kaçınmayacaktır. İç ve dış hainlerin emellerine karşı zafiyet göstermemek için, 15 Temmuzların tekrar yaşanmaması için, demokrasimizin ve cumhuriyetimizin sonsuza kadar yaşaması için her zaman uyanık olmak zorundayız. Unutmayalım ki su uyur, düşman uyumaz… Bağımsızlık ve hürriyeti karakter edinmiş bir millet için, iç ve dış hainlerinde unutmaması gereken bir nokta var; bu aziz millet için “söz konusu vatansa gerisi teferruattır”. Bu vesile ile tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, kahraman gazilerimize ve aziz milletimize al bayrağın altında huzur ve sağlık diliyorum…