Halkın direkt olarak kendini yönetmesine verilen ad Cumhuriyet!!! Bazen düşünürüm; cumhuriyet bize fazla mı geldi?..
Neden bu soruyu soruyorum?...
Çünkü; yönetime ortak olmaya kalkan halk, kendi çıkarlarını milletin ve devletin çıkarlarından üstün tuttuğu için midir ki; ülkemde demokrasi aksamaya, yargı siyassallaşmaya, bürokrasi ahbap-çavuş ilişkileri girdabında dönmeye, seçilenin seçtirene kadar insan haklarından, seçildikten sonra “haketmiştir” cümlesini duymaya başlıyoruz. Bu nasıl anlayıştır ki; dünya da birçok devlet bizden sonra geçirdikleri felaketlere savaşlara rağmen bugün dünyanın süper güçleri arasına girmeyi başarmış. Biz ise büyük Önder Mustafa kemal Atatürk’ün bıraktığı ekonomik eserlerden ve bıraktıklarından ileriye gidemediğimiz gibi var olanları da sattık!..
Ya biz demokrasiyi yanlış anladık ya da anlatamadık!
Demokrasimiz gelişiyor(!)iyi ama Cumhuriyetimize neler oluyor? 1923; dünya da yeni bir devletin temeli atılmış. Bu temeli atan büyük önder hedefi göstererek şu sözü söylüyor ‘ muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak” çünkü o biliyor ki; Türk milleti ayak uyduran değil tabiatı gereği kendisine uyulan bir millet özelliğini karakterinde Taşır. Onun içindir ki;Türkler tarih boyu devletsiz kalmamıştır. Ve bu özelliğinden dolayıdır ki; ona önder olanları asla ve asla satmamıştır. Kadirşinas Türk milletinin gönlünde gerekli ilgi ve sevgiyi görmüşlerdir. Ulu önder ‘bağımsızlık benim karakterimdir’ derken gençliğe hitabesinde Türk milletinin geleceği olan gençlere seslenirken başınız sıkıştığında, ülke dara düştüğünde kendinizden ve milletinizden başka çare aramayın! çünkü ‘ muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızda ki asil kanda mevcuttur” diyordu,Ya geldiğimiz nokta!...
Bu millletin haketmediği yaşam biçimi!!! Ona reva görülen yoksulluğu kaldırmak adına, reçeteleri başka ülkeler tarafından yazılan ilaçlar!! Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak için uğraş vermekten uzak siyasetçilerin güttüğü teslimiyetçi politikalarla geldiğimiz nokta...
Yani kısacası bize bırakılan emanete biz seçtiklerimizle ihanet mi ettik ki; Cumhuriyetin 96. yılında çağdaş dünyanın çok gerisindeyiz!!! Hala eleştirilere açık yargımız, hala demokrasimiz oturmadı, hala sorgulamayan bir toplumu özleyen kitlelere, biatı seçen bireylere sahibiz.. ‘Ve biz, tek güvencemiz ordumuzla; YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ” diyerek meclis kuranların bu gün etrafımızda dost kalmadığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda olduğumuz bu dönemde yine zorlu mücadelelerin içinden geçiyoruz. ABD Ermeni tasarısı, yaptırım zorlaması AB ile de sürekli söz düellosu ile günlerimizi geçiriyoruz. İnsan bataklığı bilir! Av için girdiği bataklıkta ne zaman av olacağını ve ne zaman bataklığın kendisini yutacağını ise bilemez!
Yıl 2019 cumhuriyet 96 yaşında, sıfırdan başlayan bir millet varlıkla yokluk arasında gidip geliyor. Toplumda iktidara oy verenlerin gözünde herkesin evinin olması lüks arabaya biniyor olması zenginlik, muhalefetin ise borçlar ve satılan cumhuriyet fabrikalarını göstererek batıyoruz uyarısı!!!?? Hangisi doğru bunu zaman gösterecek!!! Ama şu an için bilinen gerçek; borçla yüzen esnaf, üretmeyen sanayici, ekmeyen köylü, tüketen bir toplum olduğumuz gerçeğidir.
96 yıl önce kurulan cumhuriyet ve Milli mücadele ruhu; esir milletlerin bağımsızlık ateşini ateşleyen bir devrimin habercisiydi. O dar günlerde bile Türk milleti ezilmişlere yol göstericilik yapabiliyordu.
Bu gün Suriye bataklığında asıl soru ABD ve RUSYA’nın hangi konularda anlaştığı ve birbirlerine neler vaad ettikleridir! Rusya YPG Meclisini Moskova’da korurken, ABD YPG’nin silahlı unsurlarını Suriye’de kanatları altına almış, Rusya ise arta kalan YPG unsurları ile Esad rejimini birleştirmenin derdine düşmüştür. Ne için? Kim için birleşiyorlar????
Sen sana bırakılanı canın pahasına da olsa koruyan, emanete hıyanet etmeyen, bir dinin ve bir milletin mensubusun. Artık kendini aşmak mecburiyetindesin!!! Sen yıllar boyu kurduğun devletlerle dünyaya yön verdin. Dün bu yön verişini hazmedemeyenler; bugün seni tarihten silmek için mücadele ediyorlar. Bu mücadele sana emanet edilen Cumhuriyetin temel aracı olan demokrasi kisvesi adı altında yapılıyor. Her sana yakın gelen senden değil, senin duygularını kullanmayı düstur edinmiş grup ve kişilerden oluşuyor. Bugün artık liderlere değil aklına ve mantığına hükmetmenin zamanı, çağ bilgi ve teknoloji çağı, sonuç; aklını kullanma zamanı.. Seni ezmek isteyenlere,seni ve milletini tarihten silmek isteyenlere en güzel cevap Cumhuriyetine ve tarihine sahip çıkmaktan geçiyor. Bu şanlı tarihin yaşayan tek mirası tek Türk devleti Atatürk’ün bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu devlet çok badireler atlattı, 13 milyon nüfusu 82 milyona dayandı.Yıkılmış ,hasta adam denilen Osmanlı devletinden genç ve dinamik bir devlet kendi ayakları üzerinde yeniden doğdu. Bu doğuş çoklarını kahrederken Türkiye Cumhuriyeti Devleti 96 yaşına bastı.
Yetişen yeni nesil kendine emanet edilen ve 96. yılını kutladığı Cumhuriyetin, yılmaz bekçileri olarak “muhtaç oldukları kudretin damarlarında ki asil kanda mevcut olduğunu’ biliyor ve yeniden Atatürk sevgisi, cumhuriyet sevdası ile medeniyete giden yolda cumhuriyet ilkelerine ve devrimlerine sıkı sıkı sarılmaya başlamıştır.... Umut; ancak ve ancak hayallerini gerçekleştirmek için mücadele eden bireylerin omzunda yükselir. Cumhuriyet; Hayalleri için mücadele eden, ölümü sevdikleri içingöze alan yiğitlerin gönlünde umutla kurulmuştur, umudun adı gençlik aşısı da cumhuriyettir. Bu aşı tutmuştur, tüm mikroplara, dayatmalara, hainliklere karşı susmayan birey, sorgulayan birey BEN CUMHURİYET ÇOCUĞUYUM diyen bir nesil ve de “Ey Büyük Ata,Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir.” Diye haykıran cevaplayan bir nesil vardır...
YAŞASIN 96. YILIN, UMUTSUN CUMHURİYET, İYİ Kİ; BİZİM LİDERİMİZSİN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...