UYUYAN KÖLELER ÖLÜDÜR!

Kimse kimseye hakaret etme hakkına elbette sahip değildir, olamazda.. Konuşmaları tekrar tekrar dinledim. Hakaret kastıyla hedef alınmış bir kelimeye, sözcüğe ya da cümleye rastlamadım. Yandaş camianın çarpıtması diye düşünüyorum. Fikirleri ne olursa olsun bana göre de sanatçı Metin Akpınar’dır, Müjdat Gezen’dir. Bana göre sanatçı müsveddeleri kimler midir? Her dönem farklı rol ve kimliklerde Türk toplumunu dizayn etmede, ahlakını, kültürünü bozmada görevlendirilmiş olduğunu düşündüğüm menfaatleri gereği saraydan çıkmayan çok tanıdık, çok bilindik sanatçı ve ekran müsveddeleri de var. Muhalifler üzerinden algı operasyonları yapmayı, eleştiren herkesten bir “Hain” çıkarmayı bırakın artık Allah rızası için.. Maksat, ekonomik enkazı geçiştirmek, sayıştay raporlarını gündem etmemek, yerel seçimlere kadar gerçek gündemi saklı tutmak, gündem değiştirmek mi? Koskoca ülke, 81 milyon kişi tek adam sistemiyle yatıp kalkıyor. Tüm yetkilerin tek elde toplandığı yeni sistem, taraf olmayanı yok etme, bertaraf etme dönemidir. “Yargı, hukuk, adalet” kavramları sadece kitaplardaki terimlerden ibaret olarak kağıt parçalarında kaldı. Hayata geçmedi, geçirilemedi. Güçlü olana adalet var. Parası olana, dayısı olana adalet var. Haklı olana, haklıdan yana durana, yanlışa “Dur!” diyene adalet yok. Bir nebzecik de olsa sımsıkı sarıldığımız adalet duygusu, dağ gibi yaslanmaya ihtiyaç duyduğumuz adalet dağıtıcıları da tek adam sistemine aykırı ama doğru bir karar veremiyor. Adalet duygusuna göre değil, tek adam rejiminin tehdit ve talimatları doğrultusunda yasalar uygulanıyor. “Biz ne dersek o olacak. Bizim istemediğimiz hiç bir şey de olmayacak.” sloganı bir yasal kural gibi hayata geçirildi. Kimse “gıggg” diyemez oldu. “Şunu şöyle yapın, ya da şöyle yapalım” şeklinde tavsiyeler bile artık hakaret kapsamına alınarak suç ifadesi sayılıyor. Tavsiye edilemiyor, istişare edilemiyor, öneri sunulamıyor, “Şu veya bu durum yanlıştır!” denilemiyor, tenkid edilemiyor. Aksine eleştiren, fikir sunan tehdit ediliyor, hakarete uğruyor, tek seslilik içinde yaşamaya maruz ve mecbur bırakılıyor. Ecevit’e yıllarca sövdülerdi.. Oysa o hiç tek başına güçlü iktidar olmamıştı. Tüm yetkiler tek elde değildi. Fabrikalarımız henüz satılmamıştı. Tarım ürünlerimizi dışa satabiliyorduk. Şimdi alıyoruz. 17 yıldır ülke tek bir kişinin iki dudağı arasında. Tek başına iktidar. Her şey emrinde. Ona rağmen yatıp kalkıp “Cehapee!” deniliyor. Olumsuzlukların tümünü “Cehapee!” diyerek geçiştirip örtüyorlar. Geldiğimiz durum ortada. İktidar olundu. Tüm referandumlar alındı. Başkanlık hayali gerçekleştirildi. Algı operasyonlarıyla geçiştiriliyor gerçek olan neler varsa. Ülke her geçen gün biraz daha hem maddi, hem de manevi olarak batıyor. İsraf ve beton ekonomisi ithalata bağlı ülke. Bir adamın soyadıyla dalga geçerek hakaret etmek suç değil. Fakat, “Niye böyle dedin?” diye sormak hakaret sayılıyor. Adalet bir tek kişiye mi işliyor? Yargı diye bir şey yok mu? Kişiye göre mi adalet var bu ülkede? Bu mızrak bir gün herkese batar. Adalet bir gün adil karar vermeyenlere de lazım olacak. Ama bu dünyada, ama öbür dünya da. Allah’ın huzurunda. Huzur-u mahşerde.. RTÜK’ün Fox’a 1 milyon, Halk tv’ye 80 bin TL’lik para cezası, haftalarca ana haber sunulmama, yayın yapamama cezaları kesmesi yerel seçimler öncesinde anlayışın, inisiyatifin, tahammülün olmadığını göstermektedir. Dikta rejimlerinde yaşananlar, yaşanmamalı, hoş görü içinde, ayrışmadan yaşamak mümkün değil midir? Nedir bu öfke? Nedir bu nefret, nedir bu düşmanlık Gündemden... - CHP ve İYİ PARTİ’nin Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin araştırılması için mecliste verdiği önerge AKP ve MHP  oylarıyla reddedildi. BBP Başkanı olduğunu iddia eden milletvekili Mustafa Destici’de oylama esnasında oturuma katılmamış. - Doğu Türkistan’da akan gözyaşlarını dindirmek ve Çin’i protesto etmek amacıyla Ankara’da toplanan Uygur Türklerine biber gazıyla müdahale edilmiş. Türk- İslam beldesinde Çin zulmü altında yaşayan bir Türk’ün bir Suriyeli kadar değeri yokmuş meğer!