VİRÜSDE MUTASYON, YAPTIRIMLAR VE FITRATIMIZ

İngiltere’den gelen bilgilere göre koronavirüs mutasyon geçirdi. Yani değişime uğradı .Bu haber üzerine tam da uygulama aşamasına geçilmişken aşılar için yeni bir tartışma konusu ortaya çıktı. Virüslerin zamanla mutasyona uğradığı hem bilimsel hem de tarihsel bir gerçek. Bu durum aşıların işe yaramaz hale geldiği ya da hastalığın daha ölümcül olduğu anlamına gelmez. Tam aksine, mutasyon geçire geçire, grip gibi, halk arasındaki yaygın anlayışla doktora gidersen bir hafta, gitmezsen 7 gün süren bir hastalık haline gelebilir koronavirüs.Dolayısıyla bu mutasyon haberlerine ihtiyatlı yaklaşmakta fayda var. Felaket geliyormuş gibi yaygara koparmadan iyice düşünmek ama aynı zamanda da tedbirleri almak lazım. XXX Geçtiğimiz Pazartesi günü Washington’dan gelen “Türkiye’ye yaptırım” haberi ile şöyle bir sarsıldık. Durumu sakin bir şekilde değerlendirince işin farklı yönlerini de görebiliyoruz. Yani hem iyi tarafı hem de kötü tarafı var ortaya çıkan durumun, eskilerindeyimi ile tam bir ehven-i şer durumu yani. Kötü diyeceğimiz iki nokta var. Birincisi, ABD sadece kendisinin kabul ettiği, uluslararası hukukta yeri olmayan bir yasayı bize ve tümdünyaya dayatıyor. İkincisi, “Türkiye’nin meseleyi müzakere edelim” çağrılarını duymazdan geldi. Yani her iki nokta da ABD’nin hem bize hem de diğer devletlere karşı güç gösterisi… Dolayısıyla, Türkiye yaptırımlara tepki göstermekte ve karşılıklılık ilkesini işleteceğini söylemekte sonuna kadar haklı. İyisi diyeceğimiz kısma gelince... Washington’ın elinde 12 yaptırım seçeneği vardı ve bunlardan 5’ini seçeceklerdi. Türkiye’de ekonominin kırılganlığını daha da artıracak diğer maddeler yerine en hafif maddeleri seçtiler. Geçen hafta AB Zirvesi, son olarak da ABD yaptırımlarında, en hafif maddeleri işletti bize karşı. Bu durum, kimse Türkiye’yi tamamen kaybetmek istemiyor diye değerlendirmek yerine, Türkiye’yi kazanmak için neden daha fazla çaba göstermiyorlar ya da müzakere etmiyorlar diye düşünmek daha doğru olacak sanırım. Çünkü ABD ve AB için önemli bir müttefik isek bu önemimizi her alanda bize göstermeleri gerek ki gerçek yüzlerini daha net görebilelim… XXX Belki medyada okumuş ya da görmüşsünüzdür. İznik’te bir zeytin ağacının dalına takılan poşetin içerisinden bir not ve 150 lira para çıktı. Notta, “Ailem koronaya yakalandı, yapraklarınızı almak zorunda kaldım. Hakkınızı helal edin” yazıyordu. Bilimsel olarak doğrulanmasa bile Koronavirüse zeytin yaprağının iyi geldiği düşüncesiyle sahibinden habersiz zeytin yapraklarını toplayan kişi ya da kişilerce poşet ve para bırakıldığı ortada. Olayın oluş şekli ahlaki ve hukuki açıdan doğru olamayan hatta hırsızlık sayılabilecek bir eylem sonrasında Anadolu insanının önemli bir hasletini gözler önüne sermesi açısından önemli: “karşılığını verme duygusu veya helalleşme…” Anadolu insanı her durum ve şartta kendi kültürünü tarih boyunca yaşatmış ve Anayurt Orta Asya’dan ebedi yurt Anadolu’ya taşımıştır. Nesillerin ve değerlerin değiştiğinden dem vurulan bu günlerde zeytin ağacına asılan poşet geleceğe dair umutsuz olanlar için küçük de olsa bir umut ışığı olarak kabul edilmelidir. Geçmişte sefere çıkan ordunun zarar verdiği yerlerin zararını ödeyen anlayış ile bugün zeytin yaprağının bedelini dalına asan anlayış aynıdır. “Vatan Şarkısı” adlı şiirinde de vatan şairi Namık Kemal aynı şeyi dile getirmişti: “Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır…” [caption id="attachment_8819" align="aligncenter" width="198"] ERDEMİN PENCERESİ[/caption]

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.