YAP - YAPIŞTIR!...

Bu ülkede anayasa tartışması bir türlü bitmiyor!...
Önce 1980 anayasasını değiştirelim dediler…
Dikta anayasasını delik deşik ettiler..
Yetmedi sistemi değiştirdiler….
Reform adı ile millete sundular, referandumla geçirdiler..
Ama yine yetmedi..
Bu kez sistemi değiştirdiler parlamenter sistemden çıkarak Türk tipi başkanlık sistemine geçiş yaptılar..
Tartışmalar bitmedi..
Muhalefet anayasa değişikliği, hukuk reformu diye sürekli gündemi ısıtırken, ilginç çıkış yine AKP genel başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi..
Ne dedi?
“Yeni Bir Anayasayı Tartışmanın Vakti Gelmiştir”

Valla biz bu hikayeyi yıllardır duyuyoruz yazıyoruz çiziyoruz..
Bizde önce tartıştırıyorlar..
Sonra alıştırıyorlar..
Ve sonunda da tanıştırıyorlar..
Geçmişte bu konu ile ilgili yazım vardı, adına TAT modeli demiştim..
Ne demekti o?
Tartıştırma
Alıştırma
Tanıştırma..
Biz her tartıştığımız konu ile er ya da geç mutlaka tanışmışızdır!!!...
Tartışma aşamasında söylemlerle, söylenenlerle olay sıradanlaşıyor, düşünceler alışıyor ve toplumsal tepkimiz bu süreçte yavaşlıyor, sonra tanışma faslı başlıyor…
‘TAT’ mak ise bize ve gelecek nesillere kalıyor..

2010 anayasa refendumu ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üye sayısı “7 asıl 5 yedek” üyeden “22 asıl 12 yedek” üyeye çıkarıldı..
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getirildi…
Kurulun üye yapısı değiştirildi. Adalet Bakanı kurulun başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesi oldu.
Referandum sonrası; Ergenekon, Poyrazköy vb. bir çok askeri dava ve özel yetkili savcılarla başlayan vesayeti kaldırdık cümleleri ile biten millet iradesinin tecellisi denilerek kozmik odalara girilen iktidarın gümbürtüsü..:
Sonuç: hüsran! Ve söylemi ise’ yargıyı ele geçirmişler, orduyu ele geçirmişler ‘aldatıldık kandırıldık milletim beni affetsin!’

Siz kendinizi iktidar gücünüzle ‘her istediklerini vermenize rağmen’ affettiniz. Ama masum yüzlerce genç, memur, öğretmen, savcı, hakim asker veya polis ise kendini sizin kadar kolay bu süreçten kurtaramadı…

Kimi aileler perişan, kimi aileler korku ile yaşarken kimileri ülkeyi terk etmek zorunda kaldı..

Öyle ya da böyle ihanetin affı olmaz! Ama ihanete izin verenlerin, yol açanların, çanak tutanların kendilerini referandumla akladığı, anayasa ile gücünü pekiştirdiği, fillerin tepişip çimenlerin can çekiştiği 2010’daki referandumla güçlenen yapı 16 Temmuz’da final yaptı..

16 Temmuz 2016’dan sonra tek güç olmak, hesap sormak uğruna yeni bir sisteme geçtik.
Tarih 2017.. Türk tipi başkanlık sistemi…
Parlamenter sistem kalktı, başkanlık sistemi geldi..
Milletvekillerinden yani seçilenlerden bakan olgusu kalktı atama ile bakanlıklar geldi..
Kanun geçici olarak devre dışı kaldı(!?) Kanun hükmünde kararname(KHK) ve genelgeler daha baskın hale geldi..
% 30 ile hükümet ya da koalisyon milletin tercihi ya da seçim sonrası kurulabilirken, koalisyonları kaldıracağız denilerek yapılan değişiklik seçim öncesi pazarlıkları getirdi..
Türkiye; bölücü terör örgütü yandaşlarının siyasi uzantılarını 2015 yılı öncesinde %5 lerde tutarken çözüm süreci sonrası %12’lerle zirve yaptırdı. Bu gün başkanlık sisteminin gelmesi ile ister muhalefet olsun isterse iktidar Türkiye’nin %90 lık kesimi 50 + 1 bulmak için % 10’luk oy potansiyeline sahip HDP’ye mahkum edildi..
Tüm bu süreçten sonra tak takıştır, yap yapıştır, kafana göre takıl denilen bir ortamda çok eskimeyen ama eskisinden daha kötü bir hale gelen anayasa da değişikliğe neden ihtiyaç duyuldu?
Seçim yakın! İktidar oy kaybediyor 50+1 bulması mümkün görülmüyor..
Muhalefet sıkıştırıyor, iktidar temsilcileri tekrar iktidar koltuğuna oturmanın ya da kalmanın yolunu mu arıyor?
Soru çok ama cevaplamak için sorgulayacak bir yapı yok!
Kimse çıkıpta sormuyor; sistem değişti, koalisyon dönemi bitti istediğin gibi atıyor, yönetiyorsun. Şimdi ‘yeni’ derken neyi kast ediyor? Neleri değiştirmek istiyorsun?. Mevcut anayasa hükümlerine uyan yargı yok ki, yarın yaptıklarını dinleyen olacak mı?
Güç zehirlenmesi yaşayan bürokratını, adaletini, kraldan çok kralcı kesilenleri nasıl yola getireceksin?
Sistem aksamaları, anayasada boşluklar elbette vardır ve bu düzeltilmelidir.
Lakin ana sorun şu an için anayasa ya da kanunlarda değil!!!...
Sorun iktidardan güç alan ve bu gücün arkasına sığınıp devlet ciddiyetinin askıya alınması, liyakatin kaldırılması, anayasal sözleşmeyi de ortadan kaldıran, anayasa mahkemesi kararlarına bile uymamak için çeşitli yolları deneyen güç zehirlenmesidir.

Velhasıl; anayasa toplumsal sözleşmedir ve herkesi bağlar. Önce atananlar, kanun uygulayıcılar mevcut anayasayı uygulamaktan imtina etmeyecek sonra yenisi üzerinde hep birlikte tartışacağız..
Eskiyen anayasa ya da yasalar değil zehirlenen ve bu zehirle devleti ortadan kaldıran iktidar sarhoşluğudur.