19 Mayıs’ı içine alan hafta her yıl Gençlik Haftası olarak bir dizi etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu hafta, Samsun’dan başlayıp düşmanın İzmir’den çıkarılmasıyla sonuçlanan özgürlük mücadelesi anısına Cumhuriyetin emanet edildiği Türk Gençliğinin haftasıdır.
19 Mayıs, milli şuur ve imanın hürriyet aşkıyla yüreklere nakşolduğu eşsiz bir destanın başladığı Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
19 Mayıs, Anadolu topraklarının batılı emperyalist devletler tarafından işgal ve istila edildiği bir dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün özgürlük meşalesini yakarak, Samsun’dan harekete geçirdiği milli direnişin, kısa zamanda tüm vatan sathına yayılarak, kutlu bir şahlanışa ve dirilişe dönüşmesidir.
19 Mayıs, Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla sadece düşmana karşı mücadelenin başlangıcı değil aynı zamanda milli egemenliğe dayanan bir yönetim şekli içinde atılmış ilk adımdır.
Bugünün gençleri; 19 Mayıs’ı doğuran şartları ve o şartlara nasıl geldiğimizi çok iyi anlamalı ve tahlil etmelidirler. Çünkü tarih boyunca milletimizi ayakta tutan en büyük güç gençlik olmuştur. Bu yüzden, 19 Mayıs 1919 ruhunun gençliğe kazandırılması, milli geleceğimiz açısından hayati bir öneme sahiptir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin genç nesillerin omuzlarında yükseleceğine ve çağdaş medeniyet seviyesine gençlerin çabalarıyla ulaşacağına inanıyordu. Bu nedenle, Türk Gençliği; Atatürk’ün ifadesiyle “kanındaki ve vicdanındaki cevher-i aslinin” bilincinde, Türk Milleti’nin ve Türkiye’nin yegâne teminatıdır.
İşte bu nedenlerle kutlamaları Atatürk’ün gençliğe ve ona emanet ettiği cumhuriyete verdiği önemi kavratacak etkinliklerle doldurmalıyız ki bayram yapmamızın asıl hedefine ulaşılmış olsun. Bağımsız ve hür yaşama adına çekilen sıkıntılara dikkat çekelim ki bir daha aynı sıkıntılarla karşılaşmayalım. Verilen binlerce şehidi hayırla yad edelim ki, vatan sahibi olmanın bedeli anlaşılsın. Canlarını ortaya koyan atalarının izinde onların mirasına sahip çıkmak için “bir gül bahçesine girercesine” kara toprağa girmenin taşıdığı anlamın farkına varılsın.
Yoksa şairin Atatürk’ün ağzından seslendirdiği “siz beni hala anlayamadınız. Anlamayacaksınız çağlarca da” dizelerinde olduğu gibi ne Atatürk’ü ne de birbirimizi anlamadan “Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u” diyerek Atatürk’ü övüp günü kurtarmaya daha çok devam ederiz.
Bu düşüncelerle, mukaddes vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve bağımsızlığı yolunda, istiklal mücadelesinin başladığı bu anlamlı günün 100. yıldönümünde, bütün Türk Milleti’nin ve Türk Gençliği’nin bayramını kutluyor, Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere gazilerimizi ve şehitlerimizi şükranla, minnetle ve rahmetle anıyorum. Atatürk’ün Türk Gençliği’ne seslenişini tekrarlayarak yazımı sonlandırmak istiyorum:
Ey Türk İstikbalinin Evladı! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
