Durağan’da 1980 sonrası ülkücü hareketin temsil noktası olan gençliğin buluşma adresi ülkü ocakları açılmamıştı. MÇP ise 1990 sonrası kurulmuş zor şartlarda ilçe başkanlığı görevi Enver Yeğin tarafından yürütülmekte idi. Memurlar ülkücü camia kendi aralarında topladıkları paralarla parti binasının kirasını karşılıyor, dayanışma sergiliyordu.
Kastamonu Gölköy’de okurken tanıştığım milliyetçi camianın söylem ve eylem birlikteliği dikkatimi çekiyordu.
1994 yılında Durağan’da ilk Ülkü Ocağı’nı kurmaya karar verdiğimde vekil öğretmenlik yapıyordum. Ülkücü harekete yön veren isimlerin teşvikleri ve gayretleri ile başladığım bu süreçte Ülkü Ocağı bu günkü gibi dernek ya da vakıf değil Ülkü Ocağı dergi temsilciliği olarak açılıyordu. 1994’ün Kasım ayında askere gideceğimden dolayı başkanlığını almadığım Ülkü Ocağı dergi temsilciliğini Musa Sarıhanoğlu arkadaşıma bırakmıştım. Onunla birlikte yanında geçen hafta hayatını kaybeden Osman Yıldırım’da ülkü ocaklarına adım atmıştı. Ülkücü vasfı ile tarihi Durakhan’ın bir köşesinde Türk milliyetçiliği Yusufiye medresesi anlayışı ile yetişiyor, yetiştiriyorduk. O dönem ocakta kimler yoktu ki ; ocağın tüm masraflarını çeken Mustafa Özlü, Lokman Tatas Şuayip cansızoğlu gibi Durağan’a yön veren isimler ocakta buluşmuştuk. Ve bir isim vardı ki, evinde hatıralarını babasından kalan değerli anıları Ocağa getirmiş gecesini gündüzünü katmış ocağın işlerini ayırmış tabelasını göz nuru ile işlemiş Barışhan Yurdagül kardeşimde bizimle idi. Ben askerdeyken ocak dağılmış gerekli alt yapı hazırlanamamıştı. 1996 yılında 2. kez ocak kurduk. Bu kez han değil bu davaya gönül veren maddiyatttan çok manevi iklim dünyası ile ilgilenen düşük bir ücretle kiraya veren Mehmet Akay abimizin evinin altı yeni mekan olmuştu. Yıl 1997 yi gösteriyordu. Kiralar toplanıyor çay şeker, alınıyor ocakta islam dersleri veriliyor mahalledeki çövelisinden kökçüsüne herkez ocağına sahip çıkıyordu. Bize Almanya yolu gözüktüğünde 2. ocağın yanına tüm eşyaları sıfırdan alınmış 5 yıllık kirası ödenmiş, 3. Ocak açılıyordu. Durağanlı ülkücü gençlerin Havza’da gövde gösterisi Sinop’ta coşan kalabalığı bir çok ilçeye örnek olmaya başlamıştı. Gençler elleri ile camlarını kapılarını penceresini boyadıkları ocaklarına dört elle sarılıyor ona sahip çıkıyordu. O dönemlerde Türkiye’de yeni filizlenen FETÖ yapılanmasına dikkat çekiyor ülkü ocaklarına hiç bir şekilde ‘zaman gazetesi’ girmesine müsaade etmiyordum. Bunların bir gün ülkenin başına ve yanına aldıkları gençlere bela olacağını bulunduğum tüm ortamlarda dile getiren ve gençliği de o beladan koruyan biri olmanın haklı gururunu yaşıyorum. Bunu neden anlatıyorum. Bir zamanlar birlikte başladığımız yolculukta bu gün ayrı siyasi noktalarda olsakta Atatürk milliyetçiliğinde buluştuğumuza inandığım MHP Durağan ilçe başkanı Osman Yıldırım’ı kaybettik. 1994’te başlayan dostluğumuz o gün bu gündür farklı vesilelerle de olsa sürmüştür. Kendisine rahmet ailesine ve ülkücü gençliğe, sevenlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
HİZMET VERDİĞİN
BELEDİYE DE SENİ
UNUTMASIN!
Diğer yandan Durağan’da 3 dönem belediye başkanlığı yapan iyi ya da kötü Durağan’da yaşayan tüm insanlarda anısı olan bir isim; Ali Dalkılıç...
Kiminin Ali babası kiminin fakir babası Durağan’ın sokaklarında simge bir isimdi Ali Dalkılıç..
Bu köşe bazen onu çok sert sözlerle yazdı. En ağır eleştirlerde bulundu...
Haklıydık ya da haksız!.
Bunun hiç bir önemi yok artık!..
Ama bize karşı dilinden öte kinci bir yaklaşım gütmedi. Akşam darıldıysa sabah barışmaya giden, konuşan...
Sohbetinde gülen siyaseti, kendi dili ile okuyan anlayan ve yönlendiren renkli bir kişilikti..
Benim bildiğim Durağan’a mal olmuş bir çok gencin okumasına vesile olmuş, bir çok insanında bundan hayır gelmez dediği ismi iş sahibi yapmış tavırları ve söylemleri ile Durağan’ın ötesinde bir isimdi..
Siyaseti kendi uslubunca yapardı.. Kendi doğrularına kimseyi karıştırmaz, inandığını savunur, söylenmesi gerekeni de kim olursa olsun söylerdi...
İnsandı ama herkes gibi yanlışı da vardı doğrusu da! İdareci olmak zordur...
Demirel’in deyimi ile 7 kere gidip 8 kere gelen bir isimdi.. 1990 yılından bu tarafa Durağan’da siyasetin her aşamasında kendini hissettiren Yaşar Topçu gibi Sinop’un siyasette duayeni olmuş bir isme yakın olması ile siyasette yıldızı parlamıştı.
1994’te girdiği seçimlerde Durağan Belediye başkanlığına seçilmiş o gün bu gün siyasetten hiç kopmayan her seçimin favori adayı olan isim Ali Dalkılıç 6. sına hazırlandığı yerel seçimlerde MHP’den aday olmak için çıktığı yolda geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti..
Ama onun renkli kişiliği Durağan sokaklarında yankılanan sesi seven dostları ve Durağan halkı tarafından unutulmayacaktır. 3 Dönem belediye başkanlığı yapan ve Durağan’da bir çok ailenin ekmeğinde katkısı olan, çocuğunun okumasında desteği bulunan Ali DALKILIÇ ismi yaşanan ve görülür bir yerde ismi ile yaşatılmalıdır.
Ruhun şad olsun Ali Reis.. Her ne kadar sen bana kızsanda bilirim ki; bir gün yine gelecek sohbet edecek; o gülüşünle “bir çay söyle! sana çok kızıyorum ama senden vazgeçemiyorum” diyeceksinn...
Bu sokaklar seni arayacak, simge dostların uğradığın ahbapların seni unutmayacak. Umarım ve dilerimki; hizmet verdiğin belediye de senin ismini vereceği bir yer bulup seni yaşatacaktır...
