1335(1919) senesi Mayıs’ının on dokuzuncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:
Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harb-i Umumî’de mağlûp olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şerâiti ağır bir mütarekenâme imzalanmış. Büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harb-i Umumî’ye sevk edenler kendi hayatları endişesine düşerek memleketten firâr etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahideddin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temîn edebileceğini tahayyül ettiği denî tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın riyâsetindeki kabine âciz, haysiyetsiz, cebîn, yalnız pâdişâhın irâdesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razı.
Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
İtilâf Devletleri, mütareke ahkâmına riayete lüzum görmüyorlar. Birer vesile ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana vilâyeti, Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da, İtalyan kıtaat-ı askeriyesi, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta ecnebi zâbit ve memurları ve hususî adamları faaliyette. Nihayet, mebde-i kelâm kabul ettiğimiz tarihten dört gün evvel, 15 Mayıs 1335’te İtilâf Devletleri’nin muvâfakatiyle Yunan ordusu İzmir’e ihraç ediliyor.
Bundan başka, memleketin her tarafında, anâsır-ı Hıristiyaniye hafî, celî, hususî emel ve maksatlarının temîn-i istihsaline, devletin bir an evvel çökmesine sarf-ı mesâi ediyorlar.
Bi’l-âhire elde edilen mevsûk ma’lumât ve vesâik ile teeyyüd etti ki İstanbul Rum Patrikhanesi’nde teşekkül eden Mavri Mira Heyeti (Vesika: 1), vilâyetler dahilinde çeteler teşkil ve idâre etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgûl. Yunan Salib-i Ahmer’i, Resmî Muhâcirîn Komisyonu, Mavri Mira Heyeti’nin teshîl-i mesâisine hâdim. Mavri Mira Heyeti tarafından idâre olunan Rum mekteplerinin izci teşkilâtları, yirmi yaşını mütecâviz gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmâl olunuyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira Heyeti’yle hem-fikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul’daki merkeze merbût Pontus Cemiyeti sühûletle ve muvaffakiyetle çalışıyor (Vesika: 2. 1 kategori: Nutuk/1. bölüm) MUSTAFAKEMAL ATATÜRK
........................................................................................................................................................................................................................................................................
Yüzyıl önce 19 Mayıs 1919’da kendisine güvenen silah arkadaşları ile Samsun’a çıkan ve Milli Mücadeleye başlatan Mustafa Kemal’in kurduğu devlet onun ruhu ve düşüncesi ile yüzyıldır emperyalizmle savaşına devam ediyor. Batı Milli mücadele de aldığı yenilginin faturasını Türk milletine kesmek için sürekli baskı altında tutmaya devam ediyor. ABD birilerinin hezimet olarak gördüğü LOzan’ı imzalamadan bugüne kadar getirmiş Lozan’ın yırtılması ve ortadoğu bataklığında debelenen bir Türkye için yoğun bir çaba sarf ediyor.. Bunu bazen siyasilerle zaman zaman ekonomik krizlerle destekliyor ama asıl hedefleri zayıflamış, kutuplaşmış bir Türkiye oluşturmak. Bunu oluşturduktan sonra hayalleri olan Sevr’i hayata geçirerek Ermenistan ve Kürdistan’ı kurmak... Adım adım gidilen yol budur. Oysa Mustafa Kemal NUTUK’un başlangıcında bunu söylerken sonunda ne diyor;ATATÜRK’ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞİ
(Yeni Türkçe)
TÜRK GENÇLİĞİNE BIRAKTIĞIM EMANET
Saygıdeğer Beyler, günlerdir dinlediğiniz uzun ve detaylı söylevim, eninde sonunda geçmişe karışmış bir devrin öyküsüdür. Bunda halkım için ve gelecekteki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmişsem kendimi mutlu sayacağım.
Beyler, bu nutkumla, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir halkın, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan bu yana yaşanan ulusal felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.
Ey Türk Gençliği!
Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte dahi, yurt içinde ve dışında, seni bu hazineden yoksun kılmak isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve Cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir zafer kazanmış olabilirler. Zorla ve hile ile sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün tersaneleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurdunda, iktidara sahip bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde harap ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin çocuğu!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç damarlarındaki asil kanda vardır! (Ankara, 20 Ekim 1927)
........................................................................................................................................................................................................................................................................
O bu mücadeleyi hiç bırakmadı. O Türk milletine güvendi Türk milleti için gecesini gündüzüne kattı. Bu gün bu milletin ortak bir dili ortak bir sesi ortak bir hedefi varsa bu hedef Mustafa Kemal’in ‘YA BAĞIMSIZLIK YA ÖLÜM! diyerek ortaya koyduğu mücadele ruhunda gizlidir. O birileri gibi ne birilerine yaslanmış ne manda kabul etmiş ne de diklenmiş kimseye eyvallahı olmamış ömrünün sonuna kadar ülke sınırları içerisinde yaşamış tüm varlığını ulusuna bağışlamış, etrafında diktatörler cirit atarken demokrasi diyen, cumhuriyet diyen gençliğe yol göstemiş, çocuğuna bayram, gencine ülke emanet eden tek liderdir. Halkının da aydınlanması için cebindeki para ile 5000 adet bilimle akılla çevrilen ve geleceğe ışık olan her devre ışık tutan yüce kitabımıza bir Elmalılı tefsiri kazandırmıştır. Medreselerin, molların kendi egoları ile çevirdikleri geçmişten gelen ama geleceğe ışık olmayan tefsirleri bilime aykırı ve insana düşman tefsirleri toplatmış, kendisini hiç düşünmemiş tek liderdir. YÜZYILLIK MÜCADELE RUHU! bu ülke topraklarında her daim var olacaktır. Sözleri duvarlardan inse de resimleri sökülse de her kulak bir gün o sesi duyacak o sese kulak verecek ve onun bu mücadelesinde ona yol arkadaşı olacaktır. Gençlik artık arabalarına Atatürk imzası Atatürk silueti takmaya onun çağdaşlık mücadelesini anlamaya başlamıştır. Gençlik uyanmaya Mustafa kemal’in etrafında onun çizdiği yolda yürümeye başlamıştır. Gençlik yürüyor! Gençlik Atatürkle kendini buluyor. Mustafa Kemal’in Yüzyıl önce Samsun’a çıktığı ruhla gençlik mücadelesine devam ediyor. BU ÜLKEDE YÜZYILLARIN OYUNU VAR İSE YÜZYILLIKTA YENİLENEN HER GÜNE IŞIK TUTAN MUSTAFA KEMAL’İN MÜCADELE RUHU VAR..
GENÇLER BU BAYRAM BİR BAŞKA BAYRAM ‘DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR’ DİYEN GENÇLERİN BAYRAMI. DUMANLAR ARASINDA KALANLARA IŞIK OLAN MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİNİN, GENÇLERİNİN YOLCULUĞUDUR. YÜZYILLIK MÜCADELE RUHU HER GÜN GÜNEŞ UFUKTAN ŞİMDİ DOĞAR NAKARATLARI İLE YENİDEN YOLA KOYULUYOR...
BAYRAMIN KUTLU OLSUN TÜRK GENÇLİĞİ...
