BAŞLIYORUZ.... BU GÜN 1 MAYIS

    31 Mart yerel seçimleri öncesi yazılarımıza biraz ara verdik…
    Araya bayram girdi seçim yorgunluğu girdi derken sizlerle hasbihal etmekten bira uzak kaldık…
    Şimdi başlıyoruz….
     Yazımın 1 Mayıs’a denk gelmesi nedeni ile bu güne özel geçmişten bir yazıyı paylaşarak sizlere merhaba demek istiyorum.
    Ama onun öncesinde sadece şunu bilin istiyorum, seçimler dolayısı ile kimseye gönül kırgınlığım yok… Kimseye eyvalllahım da…. 
    Dün doğru bildiklerimizi savunmaya devam edeceğiz…
     Dün neye karşı durduysak o  yanlış devam ediyorsa da o yanlışa da toplum adına yanlış demeye devam edeceğiz..
    Tüm Durağanlı hemşehrilerimi seviyorum.. Biliyorum ki bu ilçede yaşamak bu ilçede mücadele etmek özellikle esnaf olan var olma mücadelesi veren insanlarımız için oldukça zor…  
    Onlar adına olayların takipçisi olmaya devam edeceğiz..
     Durağan için gelenlerin ne kadar Durağan sevdalısı olduğu Durağan esnafına Durağan insanına ne kadar sahip çıkıyor bakıp göreceğiz…
Amaçları yine ceplerine mi doldurmak birilerine kapı mı açmak, birilerine yeni alanlar açıp makam gücü ile saltanat mı sürmek bekleyip göreceğiz… 
    Süreç değişiyor. Türkiye değişiyor.. Yapılacak ilk seçimlerde rüzgar; yanlışa gidenler için ters esmeye, ezilen, hor görülen, küçük görülenler için yeni bir şans yeni bir umut olabileceğinin göstergesi olarak esiyor. Kısacası değişmem diyenlerin, değişimin olmayacağını düşünenlerin artık değişime inandığı bir süreci yaşıyoruz.
    Bırakın Türkiye’yi  çevremizdeki ilçelerin değiştiği AKP’nin 7 olan ilçesinin 4’e indiği elinde kalan ilçelerin ise 1 Gerze bile etmediği bir seçim yaşadık. Kısacası insanımız değişimden yana oy kullandı.. 
    Bu süreçte yarın ne getirir bilinmez…
     Türkiye istese de istemese de bir erken seçime doğru hızla gidiyor…
    Roller değişiyor bu gün Türkiye’nin 1. Partisi CHP, ülke genelindeki nüfusun %65’inin yaşadığı ekonominin %80’ninin var olduğu kentlerde halkın tercihi ve umudu olmuştur. Özellikle kırsalda küçük belediyelerin en büyük avantajına dönüşen  büyük şehir belediyelerin cumhurbaşkanın deyimiyle topal ördek iyileşmiş belediye meclisi CHP’nin eline geçmiştir. Bu da bu da  özellikle borç batağında olan İstanbul’a güvenerek yatırım planlayan belediyeleri n kaynaklarında ciddi boşluklar oluşturacaktır.  Kısacası değişim geliyor…  
 Bizde yazılarımıza tekrart başlıyoruz….  Vatandaşın hakkının hukukunun aranmasında her daim yanında olmaya devam edeceğiz… 
    Amma bu gün 1 Mayıs…. İşçinin emekçinin bayramından bahsedelim…..

     Meydanlar  yine işçilerin sesi ile inleyecek... 
     Alın terinin, emeğin ve sendikalaşmanın, hak ve özgürlükler için yürüyecek binlerce işçi... 
    Yıllardır işçi eylemlerinde bölücü unsurlar cirit atar, bayrakları ve flamaları ile adeta televizyonların en can alıcı noktalarında yer alarak toplumun gerilmesine 1 Mayıs’a kaşı toplumu , refleks kazanmasına tepki duymasına yol açarlar..
    

    1 Mayıs işçinin ve emekçinin bayramı... 

     İlk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde başlayan ve o günden  bu güne kadar uzanan 1 Mayıs İşçi bayramı etkinlikleri Türkiye’de ilk kez  1923 yılında resmi olarak kutlanmıştı. 2009 tarihinde ise TBMM’de kabul  edilen bir yasa ile Mayıs resmi tatil ilan edilen ülkeler arasındaki yerini aldı. 

    Bu gün ülkemizde işçilerin en önemli sorunu taşeron sistemi ve özelleştirmedir. Çalışma koşulları, asgari ücret, sendikalaşma ve mesai kavramı işçilerin sürekli yakındıkları, çözüm bulunması noktasında sokaklara Düştükleri ve eylem yaptıkları başlıca konulardır. Özelleştirmelerin getirdiği mağduriyet, işsiz kalan binlerce insanda bu gün borç batağına düşmüş geleceğini aramaktadır. İşçi sınıfı ekmeğin peşinde sermaye sınıfı da ucuza mal etmenin, kazanmanın yollarını aramaktadır. Özal döneminde var olan kendi işinin sahibi olan ve ‘orta direk’ olarak adlandırılan küçük sermaye grupları artık  tükenme noktasına gelmiştir. Taşra da borç batağına saplanmış küçük esnaf , nerede ise büyük sermaye gruplarına yem edilmiştir. Kendi işinin sahibi olan bir çok küçük esnafta artık işçi pozisyonuna düşmüştür. Anadolu da hem esnaf hem işçi hem de üretici çiftçi bağırıyor; tükendik, gırtlağa kadar borca battık... serzenişleri vardır. Ama bu gün; sesi çıkan, bağıran, jop yiyen, biberli gaz sıkılan, aldığı ile Yetinemeyip borcunu ödemek, insanca yaşamak, sosyal devletten hak ettiğini alabilmek için sokaklara dökülen işçinin bayramında yine bütün sorunlardan çok;
    ‘Gireriz - giremezsiniz’ 
    Sözünde devam eden tek konu ve tek kargaşa  var; TAKSİM kavgası... 
    İşçi kesimi olarak; biz de dünde bir şey değişmedi; bütün yollar Taksim’e  çıkıyor. 
    Sizde?
 
    
    Dünü dünde bırakamıyoruz... Kavgaları ve tartışmaları ile bu güne aktardığımız konu geçmişten kalan tartışmalardan ibaret... 
     Taksim kavgası sürüyor, Bu Anlayışla Sürmeye Devam Edecek..
    Sendikalar haklardan çok Taksim’e sokulmamanın sorumlusunu şu saatlerde de aramaya devam ediyor... Milliler işçi bayramında sağladıkları çoğunluktan...      
    İktidar yanlısı sendikalar ise özgürlüklerden askeri vesayetten kurtulmanın  adını zikredek gelinen noktada sağlanan başarılardan bahsediyor.. “ Sizce dünün, bu günden ne farkı var? , Meydana inenler bu gün sadece dünü araştırıyor, yarın yine kayıp!...
     Maalesef  TAKSİM  serbest olmadıkça tartışmaların odağında olmaya devam edecek..
    Taksim’de güvenlik önlemlerinin alınıp serbest bırakılması bu kadar zor olmaması gerekir ama maalesef iktidarın  gücünü ispat etme merkezi, işçinin ise sembol olma noktası olmaya devam edecektir.
 Madenm1 Mayıs’ı bayram ilan ettiniz o zaman sembolü haline dönüşen Taksim’ide serbest bırakarak toplumu rahatlatın..
     Milletin üzerinden gerginlik yaratmanın Taksim üzerinden inatlaşmanın kimseye faydası olmayacaktır.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.